Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
— Kendine kocakarı diye iftira etme allahaşkma. — Ne olacak? Genç yaşımda kocakarıya döndüm zahir! Meşakkatiniz beni vakitsiz kocattı. Neymiş bakalım o mühim şey, söyle? — Şey! Zekâi efendiye seni versem nasıl olur? Bu teklifi işitir işitmez son derece bir çarpıntı ile yerin­ den üç defa kalkıp oturarak: — Dedimdi ya a dostlar!... Nasıl bilirim!
Öyle gerekiyor
Sevgili kardeşlerim, Abilerim. Ablalarım.Baba Anne hayat yoldaşım can dostlarım. Hükümdarın mülkiyet hakkını gaspetme niyetinde olduğunu anlayınca, onun yüzüne karşı, gururla “Ama Berlin’de hakimler var” diyen Alman köylüsünün sergilediği yargıya güveni, her ülkenin her vatandaşı duymalıdır. Kasetle gelen kasetle gider babında ise Hepinizin
Reklam
ÜLKÜCÜ ŞAİR
Soner YALÇIN, ÜLKÜCÜ ŞAİR "ARİF NİHAT ASYA YI" ANLATTI ** En güzel bayrak şiirini kim yazdı? Günlerdir şehit cenazelerini gördükçe, kendimi hep bir şiiri mırıldanırken buluyorum. Üstelik şairi, siyasi olarak hiç anlaşamayacağım biri... ** “Bayrak şiirimi 35 yaşımdayken yazdım. Adana Erkek Lisesi’nde edebiyat öğretmeniydim. Hatay,
KAZANMA KUŞAĞINDA KAYBETTİĞİMİZ TÜRKÇE
Yazıma başlamadan önce Türkçe konusunda hassas ve dikkatli olan herkese en derin sevgi ve selamlarımı sunarım. Güzel Türkçe’mizde günlük konuşma ve yazmada yapılan bariz hatalara geçmeden önce yaptığımız Türkçe öğretmenlik mesleğinin kutsiyetini ifade eden üstadlarımızdan birkaç söz ile başlamak istiyorum. Onlar ki hayatlarını bu dilin
NİHAL ATSIZ'IN GÖK SULTAN'I
Tarihî şahsiyetler yalnız yaşadıkları zamanda değil, kendilerinden sonra da isimleri sıkça anılan ve tartışmalara konu olan kişilerdir. Bu anlamda yakın dönem Türk tarihinin kuşkusuz en tartışmalı isimlerinin başını çekenlerden birisi de II. Abdülhamid’dir. II. Abdülhamid’in kendi iktidarı döneminde başlayan ve günümüze dek süren bu tartışmalar
I: Hastane Bayram haftası biter bitmez hastalandım ve askeri hastanemize gönderildim. Hastane, kaleden yarım verst ötede, öbür binalardan ayrı, uzun, tek katlı, sarı boyalı bir yapıydı. Yazları onarılırken dehşetli sarı boya harcanırdı. Hastanenin kocaman avlusunda eklenti binalarla lojmanlar ve diğer hastane pavyonları bulunuyordu. Merkez
Reklam
İki yüzyıla yakın Batı karşısında hep kaybediyor ve dolayısıyla Batı idealine dönüyor. Dediğiniz doğru. Tanzimattan îtibâren başlayan bir soysuzlaşma var ve onun tepe noktasını devrimler teşkil etmiştir. Osmanlının ne olursa olsun elinden düşürmediği bir ülkü vardı, o da Müslümanlıktı. Bu, Cumhuriyetin ilk seçkin tabakasında çok zayıflar, toz hâline gelir. Bu dinlemi ilgili, bir kültürsüzleşmemi? İkisi biribirine son derece bağlı olaylar. Daha önce ifâde ettim, kültürümüzün yüzde doksanı Müslümanlıktan geliyor. İslâmın dışından İç Asyadan getirdiğimiz, dıkkata alınmayacak derecede az unsur var. Birkaç halk oyunu varsa vardır. Dil büyük ölçüde İslâmîleşmiştir. İçinden İslâmı aldığınız vakıt geriye bir şey kalmıyor. Hepsi aynı sıyâsî ideolojiyemi sâhipti? Hepsi aynı fikirde değildi tabii; fakat ortak, asgarî müşterek zemin Mustafa Kemâl’in getirdiği nizâm ve o devrimlerin estirdiği hava. Bunlara uymayanlar, dışlanıyorlardı. Tanrı Mustafa Kemâl ise, onun yolundan gitmeyenler, küfür hâlindedir anlayışı hâkimdi. Bunu çok genç yaşta görmeğe başladım. Beni buna iten neydi, kimdi, bunun açık bir cevabını veremiyorum. Babam çok eleştirici bir adamdı. Devrimleri ve Mustafa Kemâl’i sık eleştirdiğini hatırlıyorum; yine de mutlak bir secde anlamında değilse de, hep sarsılmaz bir dayanaktı. Eleştiriler “gözünün üstünde kaşı var” tarzındaydı. Kimi aşırılıklardan şikâyet edilir, sofrada zaman zaman ahlâkî yönü tebârüz ettirilirdi. Orada da biraz ileri gidilirse dayım masaya yumruğunu vurur, uyarırdı.
..Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Halide Nusret’in Edirne’de öğretmenlik yaptığı dönemde çarşaf ve peçenin yasaklandığı haberinin ardından resmî baloların düzenlenip dans edilmesi emri gelir Ankara’dan. Bu emrin yarat-tığı şok Zorlutuna’nın Bir Devrin Romanı adlı kitabına bakın nasıl yansımış! “Günlerden bir gün Ankara’dan emir gelmiş denildi,
YIL BAŞI ÇAVUŞU ( LÜTFEN SONUNA KADAR OKUYUN ) MUAZZAM BİR HİKAYE....
Çocukluğumun geçtiği küçük ilçemizde genel olarak mutlu bir yaşantımız vardı. Öyle ya; ülkemiz bir cihan savaşı geçirmişti, savaşta başarılı olmuş, düşmanları yurdumuzdan dışarı atmış, bağımsızlığımızı korumuştuk. Cihan Savaşından çıkalı hemen hemen 10-15 yıl geçmişti. Savaş bizleri yoksul ama gururlu bırakmıştı. Belki inanılmaz ama babası veya
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.