Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
En çok hediye ettiğim kitap;kısa,sürükleyici,felsefi..Bir kitaptan daha ne beklenir ki...Okuma grubumuzda bu kitabı yorumlamak istediğimizde kitabın çok basit olduğu ve yorumlamakla zaman geçirmemek gerektiği gibi şeyler de söylendi.Biz yine de yorum yaptık ve Martı kitabını bu sayede okuyan,mutlu olan 3 kişi daha kazandık.Başroldeki Martı Jonathan bana Samed Behrengi'nin Küçük Kara Balık'ını hatırlattı.Her iki kitap ta farklı yaşlara hitap ediyor gibi görünse de her ikisi de en iyi kişisel gelişim kitaplarından...Eğitim sistemimizde dayatılanın aksine Martı'da "sorgula, çabala ,öğren,araştır.." deniyor,liderlik sırları veriliyor,dostluk öğretiliyor...Ancak benim en çok sevdiğim alıntısı yeni çevirilerde "Dostluğumuz zaman ve mekanla sınırlıysa,zamanı ve mekanı aştığımız an,kardeşliğimizin bitmesi gerekir.Zaman ve mekan kavramını aştığımıza göre istediğimiz an görüşebileceğimizi hiç düşünmüyor musun?" şeklinde yazılmış.Oysa bu kitabı ilk okuduğumda dilinin şiirsel tarzından da etkilenmiştim ve o alıntı şöyleydi "Eğer dostluğumuz zaman ve uzaklıkla sınırlıysa, o yok demektir.Zaman ve uzaklıkla sınırlı olmayanı yaşıyoruz biz.Zamanı yenince hep aynı anın içindeyiz,uzaklığı yenince hep aynı yerdeyiz.Böylece her an birlikte olabileceğimizi düşünmedin mi?". Ne dersiniz,bu çeviri daha şiirsel değil mi?Maalesef çeviri kitaplarda bu anlamda çok dikkatli olmak gerekiyor.Çevirmen sadece cümleleri çeviren değil,yazarın duygularını da bize yansıtan kişidir.Bunun için ben yabancı yazarların kitabını okurken yayınevi ve çevirmen ismine de dikkat etmeye çalışıyorum.Elbette bu da başucu kitaplarımdan..
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201166,9bin okunma
İlk evladım Köksal 1969 yılında ikinci evladım Serdar 1971 üçüncü yavrum Hakan 1973 dördüncü oğlum da 1975 yılında dünyaya merhaba demişti. 13 Kasım Cumartesi 1976 gününden bir gün evvel Serdar'ın dişi çok ağrıyordu. Sabaha kadar ağlamış hiç yatmamıştı. En küçük oğlumu abisine (Köksal) bırakarak Serdar'ı dişçiye götürmeye karar verdik. Serdar
Reklam
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
İnce bir ip üzerinde yürümek gibi bir şey seni sevmek. Her an ip kopacak diye korkuyorum. İpi kopartan kişi olmaktan daha çok korkuyorum. Senden uzakta geçen her dakika sanki ipi inceltiyor. Elimden kayıp giden misine gibi, ne kadar tutmaya çalışsam da elimi kesiyor, canım acıyor, bırakmak zorunda kalıyorum. Ellerimden kanlar akıyor, avuçlarım kanıyor. Bu ellerle dokunmak istemiyorum sana. Uyuyor musun yoksa! Uykunda da çok güzelsindir, yine öyle sağına dönüp mü yatıyorsun? Çok yorgunsun biliyorum! Hep yorgunum biliyorsun! Niye mi yanında değilim, bilmiyorum ki. Elim kanıyor, avuçlarım kanıyor, öyle dokunamam sana. Sen yine o geceliği mi giydin yatmadan önce. Biliyorsun çok önemli benim için, ayrıntılarda yaşıyoruz, ayrıntılarda sevişiyoruz. Her ayrıntı bizim için bir mutluluk, her ayrıntı bizim için bir suçluluk, her ayrıntı bizim için, umut ve umutsuzluk. Kokun genzimde, derinlerde. Hissediyorum! Yokluğunun kokusunu içime çekiyorum. Yokluğunun kokusu nasıldır bilir misin? Hani avuçların kanar ya, kanla birlikte bir koku yayılır. Ölüyorsun sanırsın, ölüm kokusudur o! İşte yokluğunun kokusu böyle bir şey. Acı var elbette. Umut olmaz mı? Her an, umut doluyum. Bekliyorum avuçlarımın iyileşmesini…Bekliyorum... (ihtiyar - geçici insan masalları)
Birtakım Adamlar
Gece saat on ikiyi on geçiyor. Taksim’de saatin altında tramvayı bekliyorum. Öyle olmasa, bu kadar ince eleyip sık dokumaya lüzum görmez; vakit gece yarısını geçmişti, derdim. Epey oluyor. Baharın bu soğuk günlerinde, şu devam eden kıştan bir buz gibi gece, hatırıma geliyor. O zamanlar daha Camlı Köşk’ün camları ve hanende ilânlarının
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Reklam
insanların çoğu, neden yaşadıklarını bilmeye ihtiyaç bile duymaksızın yaşamaktalar. bunlarda hayat, istediğini yapmakta, ne yaptığını bilmektedir, asla onlara sevip sevmediklerini sormaz. bunlar, tabiatın canlı araçlarıdır, hiç kimse araçtan görüşünü sormaz; ama bir avuç azınlık bazen bilmek ister ve hayatın yakasına yapışarak: ''sen nesin? ne
Sayfa 365
140 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Aslı Erdoğan ile tanışma kitabım oldu Kabuk Adam. Erdoğan gerçekten bizlerin sancılarını çok iyi tasvir etmiş. Toplumdaki sancılar, ağrılar ve sızılar. Hangi birimiz dile getirebiliyoruz bu sancıları, kimi zaman bir bebek gibi görürüm toplumumuzu. Bir sancımız, ağzımız, sızımız var ama anlatamıyoruz. Bunu küçük gösterme anlamında söylemiyorum,
Kabuk Adam
Kabuk AdamAslı Erdoğan · Everest Yayınları · 20184,325 okunma
Türk Romanını "Pamuk"ladılar Ahmet Yıldız, yaşayan en önemli yazarlarımızdan İrfan Yalçın'la bir söyleşi gerçekleştirdi. Yazar gözüyle ülkemizde, bölgemizde ve dünyada yaşananları değerlendiren Yalçın, Türk edebiyatının içinde bulunduğu duruma ilişkin de önemli tespitlerini paylaştı... İşte Ahmet Yıldız'ın İrfan Yalçın'la yaptığı o
“Eylül. 3 Babamın, annemin mektupları. Hep aynı terane. Onlara yazdığımı bilmiyor. Kimsem yokmuş gibi yaşıyoruz. Ya da unutmuş gibi. Oysa var onlar, biliyorum. Yakında dönecekler. O zaman ne olacak? Annem beni görmeden durabilir mi? C.'ye onların varlığını hatırlatmam gerek. Neden çekmiyorum?" "Eylül. 6 Bu yaz hiçbir ressam benim
Yapı Kredi Yayınları
Reklam
“Eylül. 3 Babamın, annemin mektupları. Hep aynı terane. Onlara yazdığımı bilmiyor. Kimsem yokmuş gibi yaşıyoruz. Ya da unutmuş gibi. Oysa var onlar, biliyorum. Yakında dönecekler. O zaman ne olacak? Annem beni görmeden durabilir mi? C.'ye onların varlığını hatırlatmam gerek. Neden çekmiyorum?" "Eylül. 6 Bu yaz hiçbir ressam benim
Sayfa 126 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
509 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.