zamanında kim ne demiş ya da nasıl hissettirmişse, öyle bir yerleşiyor ki ilişki kurduğunuz tüm insanları rahatsız ediyormuşsunuz, onlara hep yük oluyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. rahatsızlığın boyutu bazen o kadar yüksek oluyor ki tek çözümü yalnız kalmakta buluyorsunuz çünkü sadece yalnızken rahat hissediyorsunuz. ihtiyacınız olduğunda ya da ne bilim canınız sıkıldığında insanlara telefon edemiyorsunuz mesela. ya da bir ilişkinin içindeyken partnerinize yük olduğunuzu düşünüp ufak tefek isteklerinizi bile dile getiremiyorsunuz. zaten varlığınız yeterince yük, bir de bir şeyler mi isticeksiniz. ve zamanla da insanların gözünde silikleşiyor, varlığı yokluğu farksız bir insana dönüşüyorsunuz. bu hislerin en kökünde aslında değersizlik hissi yatıyor. hiçbir şeyi hak etmediğinizi düşünmek, size her sunulanı bir lütuf gibi görmek.. ve tüm bu hisler, insanların da size böyle hissettirmelerine yol açıyor. siz ne kadar azına razı olursanız, insanlar da size o kadar az sunarlar. haklıdırlar da çünkü bunu belirleyen sizsiniz aslında. dolayısıyla bir kısır döngünün içinde boğulursunuz. varlığınız da kaybolur, yokmuş gibi yaşarsınız. buradan tek çıkış yolu, kendi değerinizi bilmek, kendi varlığınızı kabul etmek ve ettirmektir. insan kendi değerini sadece kendisi belirler. eveet ben Berkan...
Hayatın Anlamı
1.kısım Hayatın anlamı nedir?" sorusu hakiki bir soru mu yoksa yalnızca hakiki gibi görünen bir soru mudur? Tanrı, stratejik bir amaçla dünyayı yaratmış göksel bir mühendis değildir. O, dünyayı yalnızca kendi memnuniyeti ve yaratma hazzı uyarınca yaratmış bir sanatçıdır. Philosophical Investigations" gibi bir çalışmada
Reklam
Zırva
Bak şimdi Fatihçim bu konuda, bu konuda şimdi bak bu konuda Fatih gülme bi dakika. Bu konuda Köln Üniversitesinden çok kıymetli bir dostum vardır; Wolfgang Das Schmögtenschmidt. Evrenin oluşumu ve yapısı hakkında bir makale yazıyor, yayınlıyor. Ulan bu çocuk taa Salzburg'dan; dönemin insanı diyor Deutschland mind was, was ist deine michte. Yanı öyle bir coğrafyadan çıkması mucize. Neyse abi işte bu makale aslında herkes bilmez tabii bunu bir ekleme, eklemenin yaptığı orijinal makale Gerschicht Kleinen Undsphagenwaaaacht'tan. O makale de çok iyidir abi. Neyse bu makalede diyor ki; evren, kocca bir zırvadan ibadettir. Ulan profesörler bakıyor, hocalar bakıyor diyorlar ki ne diyor bu deli. Hiç böyle şey olur mu? Koca evren, koca kainat. Nerede bu makalede tanrı, mitolojiler? İlber kuru pasta bırakmamışsın yine. Neyse abi ve ekliyor; Evreni yorumlayan da zırvadır, bundan ekmek yiyen de zırvadır. Kainat dediğin zırvadır diyor. Zaten müslüman toplumlarda bu hep böyledir. Harika bir makaledir abi o. Ve en sonda diyor ki "Das auf nicht enischtelein, und das micht auf nicht augen spiele HAHAHAHAHAHAHA yani diyor ki İlber bak michte auf deine ihr machten und die spielen was ist das möchten AHAHAHAHA AHAHAHAHAHA sonra okulda tabii baya gündem oluyor bu. Neyse Cengiz Han zamanı zaten hep böyledir. Cengiz çok zeki bir adamdı. Ben Moğolistanda görev yaptım, inanılmaz bir yer abi. Çok güzel. İşte abi tam olarak da bu yüzden Müslüman ülkeler yok olmaya mahkumdur. Evrim dediğin bir teori değil, bir tez değil, böyle bakan zır cahildir zırvadır zaten. Evrim müslüman ülkelerin kabul etmekten korktuğu bir gerçektir. Fatih dur gülme bi abicim gülme, gülme bi dakika.
Celal Şengör
Celal Şengör
limonlu dondurma
İşte böyle kuzum, anlayacağın şu ömrümde pek çok şeye göğüs gerdim. Hani diyor ya Ahmet Arif; aç kaldım, susuz kaldım. Parasız kaldım. Annem, babam, seninle de tanıştırdığım küçük kız kardeşim, üniversite arkadaşlarım, bir masada gülüp eğlendiklerim; benim de figüranlığını yaptığım, kimi zaman ana karakterlerinden olduğum onlarca güzel insanın
Ahh Jonty sen yaralı ben yaralı değerimizi bilmediler.
Kahvemi bitirip çıktım ve evime gittiğimde yine kendimi çok yalnız hissettim. Çünkü gülüşmenin de etkisi geçmişti. Öyle oluyor hep: Gülüşme geçip gidince etraftaki şeyler artık sana komik gelmiyor. Zaten hava da soğuk. Irvine Welsh
bir şarkıyı en orta yerinden. hatta bir şarkının en orta yerinden. birbirimize yırtık yırtık bakmayı özlediğimi fark edince kulaklarım çınlamaya başladı ya da kulaklarım çınladıkça ben seni çok. öyle, dik dik bakma derdin sen bazı zamanlar ve ben gözlerimi senin orta yerine diktiğimi saklamak için ne yapacağımı bilemeden. çocukluğuma döndüğümden
Reklam
"Yarın sabah harika bir kahvaltı yapalım, biliyor musun ben kahvaltı hazırlamayı çok severim. Artık peynir yemiyorum ama peynirden bir tabak, zeytinler gözleri, salam da gülümseyen ağzı... Pul biber de yanaklarındaki allık... Ee saç için de biraz maydanoz..." Gülmeye başladım. "Yarın Marco'yu çağırsana, hep beraber kahvaltı
Değişmeden iç dünyanız, değişmeyecek durumlarınız
“🍀Esteizü billah, Rad suresi, 11. Ayet, (Muhammed Esed meali): “Gerçek şu ki, insanlar kendi iç dünyalarını değiştirmeden Allah onların durumunu değiştirmez; ve Allah insanlara [kendi kötülüklerinin bir sonucu olarak] bir felaket tattıracağı zaman hiçbir şey bunun önünde duramaz: çünkü onların, kendilerini O'na karşı koruyabilecek kimseleri
rüzgâr hediye edilebilseydi eğer sana rüzgâr hediye etmek isterdim. sarı yapraklı bir ormanda iki geyik havaya sıçrayıp öpüşüyor. boynuzları birbirine dolanmış. açamıyorlar. sarı yapraklı bir ormanda. ata nur kahve falında görüyor bunları.
1.009 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.