Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kaybettiğimiz ruhlara, Tam 13 yıl oldu. Eğer Tanrı varsa ve canı sıkıldıkça dünyayı çeken uydusundan burayı izliyorsa, benim gibi kadınların kanallarına denk geldikçe kanalı değiştiriyordur. Bizi eski bir Türk filmi dramında bayağı buluyordur, yüksek zümre edebiyatını seven züppe yaratıcı. Ondan ölesiye nefret ediyorum,
Kaç gün kaybetmişim? Ne zaman dalmışım o suyun içine? Ne zaman “tamam, daha fazla nefesimi tutamıyorum” diyip çıkmışım sudan? Evet, hesaba göre 3010 gün kaybetmişim. Daha doğrusu 3010 gün kaybetmek değil de, yaşamamış olmak… 3010 gün yaşamamışım. Peki, o kadar güne yetişebilecek miyim şimdi? 3010 gün boyunca okuma ihtimalimin olduğu kitaplar,
Reklam
Profillere bakıyorum da bazen 2015 yılı için okuma hedefleri genelde hep birbirine yakın sayılar. İlk bu siteye üye olduğumda da yazmıştım, ben kendimi çok okuyorum diye düşünüyordum. Yanlış anlaşılmasın ama yıllık okuma hedefi 50-100 gibi rakamlar biraz uçuk yani en azından bana göre öyle. Belli bir gün lük iş rutininiz varsa kitap okumak benim için işe yolda gidip gelirken yada gece 23.00 den sonra bir kaç sayfayla sınırlı kalıyor (sonrasında pilim bitiyor zaten). Bütün gün iş, sonra ev, çocuklar derken ancak bu kadar oluyor. Ben birde elime aldığım kitabı öyle 2-3 günde okuyup bitiren biri değilim, aylarca da sürüklenmez ama böyle sindire sindire okumayı, ara verdiğimde sonuyla ilgili yorum yapmayı severim. Özellik şiir kitabıysa biraz daha yavaş gider okumam. E sürükleyici kitabı bile 1 aftan önce bitiremem mesela. Bu rakamları görünce bende bir sorun var acaba diye düşünüyorum bazen. Birde aynı anda 2-3 kitap okuyamam, okumam yani. Konudan koparım, karakterler birbirine karışır, kitabın içine giremem. O kitap okunur biter ama sorsanız bana 10 gün sonra kitabı yorumlayamam. Bir ben miyim acaba böyle ? Benim hedefime bakarsanız 3 bu sene için. Bu sayı siteye katıldığım günden itibaren verdiğim bir hedef. Bu yıl fazla okuyamadım zaten 6 ayım boş geçti diyebilirim. İnşallah 2016 daha kitapla dolu geçer.
İlk evladım Köksal 1969 yılında ikinci evladım Serdar 1971 üçüncü yavrum Hakan 1973 dördüncü oğlum da 1975 yılında dünyaya merhaba demişti. 13 Kasım Cumartesi 1976 gününden bir gün evvel Serdar'ın dişi çok ağrıyordu. Sabaha kadar ağlamış hiç yatmamıştı. En küçük oğlumu abisine (Köksal) bırakarak Serdar'ı dişçiye götürmeye karar verdik. Serdar
Bazen sanki karşısında biri varmış gibi konuşup, çok değişik bir ses tonuyla gülüyordu. Zaman zaman birden öfkeyle bir bağırıyordu ki, neye uğradığımızı şaşırıyorduk. Ben de de panik atak başlamıştı. Yerinden kıpırdarsa, ben aniden çok korkuyordum. Yanımda bir başkası yükses sesle konuşsa, öksürse çok korkuyordum. O sinirlenince elim ayağıma
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
Reklam
23 Çocuğa Kol Kanat Geren, Hayatı Mücadeleyle Geçmiş Bir Sanatçı: Turgay Tanülkü 1970 döneminde Ulucanlar Cezaevi'nde siyasi nedenlerle hapis yattım, 18 yaşımdaydım. Ve uzun dönem işkence gördüm, çocuğum olamayacak kadar ağır işkence gördüm. Bizim hayatımız hep bir dram. Çok mutlu olan bir kesimden değilim. Ankara'da liseyi bitirmiştim, hukuk
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.