Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Anlamadın ki beni. Benimki deli sevgisi sana karşı. Erişemiyorum… Hep yitiriyorum seni…
Ayrılık konuşması...
Ruth: " Kendi Özgür irademle söylüyorum. Beni o kadar küçük düşürdün ki arkadaşlarımla bile karşılaşmaya utanır oldum. Biliyorum arkamdan hep beni eleştiriyorlar. Sana söyleyebileceğim tek şey bu. Beni çok üzdün; seni bir daha görmek istemiyorum." Martin: " Arkadaşlar! Dedikodu! Gazetelerin yalan yanlış haberleri! Bu tür şeyler aşktan güçlü olamaz! İnansam inansam beni hiç sevmemiş olduğuna inanırım."
Sayfa 398 - Türkiye iş BankasıKitabı okudu
Reklam
''Aslında senin uyanmanı beklerken hep seninle yapmayı planladığım bir konuşma vardı. Seninle orada, yerin altında bir konuşma yapmıştık. Ben o günden beri bunun hayaliyle yaşıyorum Kumru. Tek başıma bir eve çıkarken bile büyük bir eve taşınmak istedim çünkü her zaman senin için de bir odam olsun istedim. Biliyorum çok büyük bir geçmişimiz yok ama benim hayatımdaki insanlar öyle sahte insanlardı ki siz benim tanıştğım en gerçek kişilersiniz. Sen sanki benim hep hayalini kurduğum kız kardeşimsin, arkadaşımsın. Söylemek istediğim şey şu .. Eğer istersen... Ben senin benimle yaşamanı çok istiyorum Kumru. Odan seni bekliyor." Nisan'ın sözleri beni belki de hayatımda hiç duygulanmadığım kadar duygulandırdı. Gerçek dostluğu yerin üzerinde bir kez bulamayıp yerin altında bulacağımı nasıl bilebilirdim? Gariptir ki her biri ailemden biri gibi hissettiriyor. Hepsinin sesi, bakışı çok tanıdık. Hepsi bana tutsaklığı ve özgürlüğü hatırlatıyor.
Her gün başka oyunlar oynanıyor yeryüzünde Yıllardır afişte kalan bizim oyunumuz Sen bütün güzelliğinle her gece sahnedesin Dekor durmadan değişiyor Ama hep aynı müzik Grieg'in o ünlü konçertosu Deniz'in açılıp açılıp vurması kıyılara Suyun damlaması mermere ağır ağır Rüzgarların esmesi dağbaşında Kuyuya düşen bir taşın yankısı
Sayfa 157
Biliyorum sana giden yollar kapalı. Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni. Ne kadar yakından ve arada uçurum; İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi. Uyandım uyandım, hep seni düşündüm. Yalnız seni, yalnız senin gözlerini.
"Pek kitap okumam, edebiyatla pek bir işim yoktur. Sizin gibi değilim, sizin gibi yetiştirilmedim. Ama hep aklımda olan bir söz var. Monte Cristo Kontu'nda derler ki, 'Her facianın iki çaresi vardır: Zaman ve sessizlik.' Oysa bizim zamanımız da sessiz kalma seçeneğimiz de yok. Eğer zamanı ve sessizliği seçersek işte asıl faciayı o zaman yaşayacağız. Şimdi senden istediğim tek şey bunları okuyup düşünmen. Düşün ve eğer bu plana benim istediğim şekilde devam etmeyi kabul ediyorsan sen de Nisan'a bir not yaz. Nisan Eren'e, Eren Bulut'a ve eğer herkes bunu kabul ediyorsa bugün yürüyeceğimiz kadar yürüyüp diğer eve ulaştığımızda önce onlara belli etmeden evdeki tüm kameraları, tüm mikrofonları bulup etkisiz hale getireceğiz. Sonra hep birlikte oturup ne yapacağımızı planlayacağız. Biliyorum, sen her zaman her şeyi kolaylaştırmaktan yanasın. Belki şu an benim her şeyi zorlaştırdığımı düşünüyorsun ama bir yolunu bulabilirsek inan bana, seni en kolay yoldan dışarı çıkaracağım. Bazen en kolay yol bizi ölüme götürmeyen tek yoldur. Hoşça kal Kumru." Sayfanı sonuna ulaştığımda Uraz'ın bir de bana not yazdığını gördüm. "Uraz Kayalar Buradaydı."
Reklam
GÖĞE YÜKSELİRKEN DÜŞLÜYORUM SENİ
Kim inanırdı bakışlarının böyle Hep burada benimle kalacağına Kimse bilmeden, tek başına Kim inanırdı kaderimin Ve gözlerimin erişebileceği Bir yerde doğma ihtimaline senin Ve ikimizin bütün iyilerden Kötülerden, herkesten sıyrılıp kendimizi Aynı sessizliğe zincirleyeceğimize Aynı çeşmenin üzerine eğileceğimize Ve orada birbirimizi tekrar tekrar seyredeceğimize Derinliklerimizde kim olduğumuzu çözmek için Suyun yüzeyinde titrerken suretlerimiz Keşfederek öğrenmeye çalışarak Kimdin sen o perdenin ardındaki Kimdim ben o benim ardımdaki Ama daha hiçbir şey görmedik İstiyorum ki biri gelsin, sert,kararlı Hep korktuğum ama beklediğim biri Gelsin ve bizi birer birer burçla işaretlesin Bizi iki farklı mekana yerleştirsin Ve bıraksın orada, iki hayret Çığlığı gibi.
Biliyorum sana giden yollar kapalı Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni Ne kadar yakından ve arada uçurum; İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi Uyandım uyandım, hep seni düşündüm Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Reklamcılar 1920'lerden bu yana kendi aralarındaki konuşmalarda mesleklerinin insanlara kendilerini yetersiz hissettirip sonra da ürünlerini kendi yarattıkları bu yetersizlik hissinin çözümü diye sunmak olduğunu itiraf ediyorlar. Reklamlar dost gibi görünen düşmanların şahikası - sürekli şöyle diyorlar: Bak canım, ben senin harika
Sayfa 126Kitabı okudu
"Ama şenin annen yok Hiş, annen seni tek bıyakmış." Annem beni bırakabilmesi için ilk yanımda olması gerekiyordu. Ben hiç annemin kızı olmamıştım. "Hiç bir anne çocuğunu yalnız bırakmaz. Sadece gittiği yerde çocuğunu bekler. Yasminde hep seni beklicek." "Şenin annen bekliyoy mu?" "Bekliyor" Beklediği sen değilsin His, oğlu. Annen oğlunu bekliyor. Seni değil.
Reklam
..farkettin mi bilmem ama, senle ben yan yanayken, pozitif bilimlerin açıklayamayacağı şeyler oluyor. Sanki bütün gezegen karanlığa gömülüyor da bir tek ikimizin üstüne parlak spotlar tutuluyor. Koca bir dolunayın altında duruyorsun hep. Çiçek dürbününden izliyorum seni; etrafında yıldızlar dönüyor..
Sayfa 279Kitabı okudu
Mobbing Bank Diyor ki;
Kuklalar Arasında ki Kör Dövüş Kuklacı ile savaşan bir tek Mustafa Kemal Atatürk'ü tanıdı dünya ve insanlık. Gerisi kuklacı lehine kuklalar arası dövüşten ibaret. Kuklacı ile savaşalım diyen çok az olduğu için fırsat büyük. Kuklalar iplerinin oynatıldığı kadar hareket edebilirler. Kukla yaratanlar ve kukla oynatanlar farkını
“Sen hayatta kaldın; ben de. Yeniden birlikteyiz. Bir zamanlar tanrılara seni bir daha görmek için yalvarmıştım. Kısacık bir an için de olsa. Seni görmek ve hayatta kaldığını bilmek... Sadece birkez; tek ümidim buydu.” Aelin yanaklarından aşağı akmaya başlayan gözyaşlarına engel olamadı. “Hayatta kalmak için ne yapman gerektiyse; kin, öfke ya da bencillik sana her neler yaptırdıysa... Hiçbiri umurumda değil. Sen buradasın ve mükemmelsin. Hep mükemmeldin ve hep öyle olacaksın.” Aelin bu sözleri işitmeye ne denli ihtiyacı olduğunu o an fark etmişti.
Sayfa 203Kitabı okudu
"Demek insanoğlu yerimizi bir kez daha buldu. Bu demektir ki, bize artık rahat yüzü göstermeyecek." Camsap hemen atıldı, dedi: "Beni kuyuda bir başıma bırakan, yazgıma terk eden arkadaşlarımdan söz ediyorsanız eğer, onlardan çekinmeniz için hiç bir neden yok. Onların en çok unutmak isteyecekleri şey, o kuyu, o kuyuda ölüme terk
Sayfa 35
Sevemiyorum insanları. Huylarına gitmeyi, laklaklarını dinlemeyi,aman da pek içten olmalarını, sır vermelerini, ağız aramalarını, hislerini uluorta döküp saçıp etrafa, sonra üstlerine basınca seni kabahatli bulmalarını, bir latife yapsam anlamayıp bön bön yüzüme bakmalarını, arkamdan ağızlarının suyunu akıta akıta dedikodumu yapmalarını, en hakikatli, en dürüst, en ahlaklı, en iyi kalpli hep kendileri olmalarını ama bunu da böyle laf arasında sanki söylemiyormuş gibi yaparken utangaç mahcup çekingen söyleyivermelerini, sanki tek tuhaf benmişim gibi öyle olmadıklarını söylediğimde yüzüme hayretle bakmalarını, samimiyet yalanıyla küçümsemelerini, saf salak sanmalarını, ağzından arada bir küfür kaçıyor diye edepsiz bellemelerini, sıkıldığımı söyleyince aman aman pek incinmelerini, inceliklerini, arkasından konuşmuyormuş gibi yapıp en yakınlarını gözlerini kırpmadan eleştirmelerini, aldatmıyormuş gibi yapıp bacak aralamalarını, bilmiyormuş gibi yapıp laf çarpmalarını,kırılmamış gibi yapıp kin gütmelerini, hep ben, hep ben demiyormuş gibi yapıp dünyayı etraflarında döndürmelerini, her boku bildigini sanıp cahilliklerini, "aslında", "bana sora-cak olursan", "sahi ben", "geçen gün ne oldu", "o var ya o" di-ye başlayan bir türlü bitmek bilmeyen cümlelerini, gülerken gözlerini kaçırmalarını,el sıkarken sıkmamamlarını,öperken öpmemelerini,sarılırken sarılmamalarını,tüm insanca sandıkları iğrençliklerini,hepsini,her şeylerini unutmak ve bir gül yapıp kumaştan boyaya batıra batıra duvarları güllerle kaplamak istiyorum
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.