“İstanbullular için yürüyen merdivenin solunda bekleme yapmamak, yazılı olmayan bir kanundu. Kimse de demiyordu ki alet doğası gereği kendi yürüyor, üzerinde yürümeyenleri darp etme çabası nedendir diye.”
Konya'da, Selçuk Üniversitesi'nde öğrenci olduğum yıllarda gezip gördüğümde çok merak etmiştim Mevlâna ile Şems'in türbelerinin neden aynı yerde olmadığını. Sonuçta Mevlâna'yı Mevlâna yapan isimdir Şems-i Tebrizi!
Diğer yandan da Şems'in neden Mevlâna kadar popüler olmadığını da hep sorgulamışımdır
Sağ olsun Ahmet Ümit
İncelemem sadece şahsi düşüncelerim üzerine olacaktır. Eserin üslubu ya da herhangi bir özelliği üzerine eleştiri yapmayacağım. Sadece bende önceden beridir var olan sorgulama anlayışıyla birlikte hissettiklerimi yazacağım. Bu türde melonkolik değil belki ama insanı hayatı sorgulatan, hayatı sorguladıkça insanı kahreden kitaplardan bahsediyorum.
Bir yerlere giderken yolculuk sırasında hep hayatımı sorgulamışımdır. Yaşadıklarım , aldığım kararlar , tercihlerim hepsi gözümün önünden bir film şeridi gibi geçer.
Niçin yaşadım, niçin bunları tercih ettim bilmiyorum.
Fakat hayat yapbozumun parçaları her geçen gün yerine oturuyor .
Tamamlanınca sorgulamalarım cevap bulacak
#hsrt
Cinlerin olduğunu biliyordum peki UFO’lar da nedir diye hep sorgulamışımdır. Amerika ve Avrupa’da UFO vakaları yaygınken, doğuda cin vakaları daha çok. Bu olayı çözmeden rahat edemezdim. Yolda düşünmeye devam ettim. Gittiğimiz yerde bu soruların cevabına ulaşacaktık.
Benden ne istiyorsunuz? Neden her şeyi,tam istemediğim sırada veriyorsunuz bana? Neden bu kadar bekletiyorsunuz? Neden bir şeyi elde etmenin anlamı kalmayıncaya kadar,onu vermemekte inat ediyorsunuz?
Bu bir alıntı olmayacak kitabı okuduktan sonra hissettiklerimden bahsetmek istiyorum sadece. Aşk diye bir şeyin varlığını hep sorgulamışımdır ama biz ailesi tarafından sevgi görmeyen insanlar birinden ilgi gördüğümüzde aşk sanıyoruz. Sevilmeyen bir insanın aşık olma potansiyeli sevilmeye muhtaç olmayan birinin potansiyelinden çok daha yüksektir. Sevildiğini düşünmeyen biri olarak da birinin beni sevdiğini düşündüğümde kendisine taptığımı farkettim. Kaybetme korkusu Aşk değil ki ama... Aşkın ne olduğunu bilmiyorum henüz ama bunun aşk olmadığını biliyorum. Aşk böyle olmamalı , duygular bu kadar basit olmamalı. Zor bir dönemken geçerken ilaç gibi geldi bu kitap bana ama su an hayatımda nasıl değişiklikler yapma konusunda zorlanıyorum. Neden aşık oluruz bilmem , aşk ne onu da bilmem ama şunu çok iyi biliyorum ki benimkisi aşk değil bağlılık. Aşkın ne olduğunu bulduğumda bu kitaba dair yorumlarımı ekleyeceğim. Sevgilerimle...
Spoilerli =)
On beş yaşındaki bir çocukla otuz altı yaşındaki bir kadının arasında geçen aşk hikâyesini konu alan roman. Romanımızı büyüyüp artik kocaman bir adam olan Micheal Berg in ağzından dinliyoruz. Dinlerken geçmişle şimdi arasında duygu ve düşüncelerindeki değişimleride görüyoruz. Micheal in bağımlı, tutkulu, arzulu sevgisi insanın içine