Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sait Faik'e bir süreliğine veda alıntısı olsun.
Bir pazartesi günüydü. Günler şu garip günler! Uykumuzun içinde saatleri başlayan günler! Uyandığımız zaman üçte birini arkada bırakmışızdır başlayan günün, kaldı mı üçte ikisi... Yap bakalım hesabını!.. Hey gidi pazartesi hey! Kaldı on saatin. Bir saat kavgaya say, bir saat konuşmaya, iki saat yürümeye, yarım saat düşünmeye koy, yeme içmeye de
Sayfa 79 - Lalettayun: gelişigüzel
Gerçek düşüncelerimi hep saklı tutuyorum çünkü bunlar beni küçük düşürecek şeyler. O zaman başkalarından uzak kaldığım işim kendimden daha da çok nefret ediyorum.
Reklam
1951 yılında Doğu Anadoluda yaptığım gezilerde şeyhlerin, ağaların radyoya düşman olduklarını görmüştüm. Radyodan ödleri patlıyordu. Sonra bir de baktım ki, radyoya dost olmuşlar. Bir örnek vereyim: Diyarbakırda bir şeyh, radyo sesi­nin sindiği sıvılar içilmez, haramdır, diye fetva çıkarmıştı. Radyoda Kuran okundu. Radyoda mevlitler. Din üs­tüne konuşmalar. Radyo, halkı uyarıcı bir yaratık! Bundan korkulur. Radyonun öbür yanı ortaya çıkınca yüreklerine su serpildi. Kuranlar, mevlitler... Şimdi radyo, gavur icadı değil. Şimdi radyo sesinin sindiği sular içilir. Hem de kut­sal ilaç olarak içilir.
'Mahrum kaldığım şeyi anlamama uzun,mahrum kalmamın sebebini anlamama ise çok uzun zaman vardı.' 'Babalarla uğraşmak hep kolay değildir hele kendileri de babalarindan sevgi görmemişse.' 'Seyahatlerin sırasında kulağını kalbine yakın tut' 'Cahil olduğum düşüncesinin beni hiç-bir şeyden caydırmasana izin vermeyeceğim.' 'Insanı uzun vadede mutsuz eden şeyler kelimeler değillerdi. İnsanı mutsuz eden anılardı,solmak bilmeyen,yerinden oynamayan karanlık anılar. ' 'Kendimi farklı bir gözle görmeyi,kendimi bu kadar ciddiye alıp da dünyayı ciddiye almamayı nasıl becereceğimi bilmiyordum.' 'Bir yaşa gelmeden hayatın ne kadar uzun olduğunu anlamıyorsun...'
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
İlahi lordlar ama hepsi küçük birer çocuklar.
“Biraz olsun saygın yok muydu?” diye yeniden ona yüklendi Sina. “Burada, on yıllardır koruduğum şeye hiç saygın yok muydu? Annemin babamın mirasına saygın yok muydu?” Sözleri Daren'in kaşlarını çatmasına neden oldu. “Sizinle benim aramdaki fark şu,” dedi ürkütücü bir sakinlikle “Sizin kötülükle ilgili hiçbir şey bilmemeniz. Eğer içinizi
Sayfa 140 - Dex yayınları, Daren, Arın ve Sina.Kitabı okudu
Reklam
Durduğum bir gündü, diyorum, bütün ilgiler sizin olsun Her türlü bir şeyler sizin olsun, ben artık Hep böyle istiyorum, ayıp değil ya Durduğum bir gündü, diyorum, yüzümü göğe doğurduğum Bir gündü ve yaşar gibi kaldığım bir yaşama içinde
... Ben ne kadar kötü bir bahçıvanmışım ki, hep kötü tohumlar ekmişim! Şimdi ektiğim tohumlar filiz verdi, yüreğimi kanatıyor. Fakat kimselere bir şeyler diyemiyorum. Kendi düşen ağlamazmış; fakat ben ağlıyorum, hem de çok ağlıyorum; yaptığım, tamiri zor olan yanlışlıklara.
Kendinin Ağacı
istemeden büyümüş bir ağaçtan bahsediyorum istemeye istemeye büyüyen ağaçlardan toprağı güneşi ve suyu istemeden ve kuşu ve rüzgârı bazı yerleri hiç olmayan bir ağaç bazı yerleri olması gerektiğinden fazla
Everest
Ne kadar acıyorum kendime; bu yüzden başkalarına acımaya fırsat bulamıyorum. Bütün acımamı kendime harcadım. Dilencilerden kaçıyorum. Biri yüzüme bakıp acıklı şeyler anlatacak diye titriyorum. Insanlık dışı oldum. Yüzümü yerden kaldıramıyorum. İşim gücüm başkalarına haksızlık etmek. Bu yüzden tutunamayanların arasında hakkım olan yeri alamıyorum.
Sayfa 671Kitabı okudu
Reklam
Böyle babadan, böyle öğüt...
Beyler, oğullarım yetişkin olduğunda, paraya ya da başka bir şeye erdemden daha fazla önem verdiklerini görürseniz, benim sizi rahatsız ettiğim gibi sizler de onları rahatsız edip cezalandırın. Bir hiç oldukları hâlde kendilerini bir şey sanır, yapmaları gerekenleri yapmaz ve hiçbir değerleri olmadığı hâlde bir değerleri olduğunu düşünürlerse, benim size yaptığım gibi onları eleştirin. Böyle yaparsanız, hem ben hem de oğullarım, sizden hak ettiğimiz karşılığı almış oluruz.
Sayfa 63 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Yatıyorum, sonra uzun yıllardır yaptığım gibi kafamda Lucas'la konuşuyorum. Söylediklerim aşağı yukarı hep aynı şeyler. Öldüyse çok şanslı olduğunu, onun yerinde olmak istediğimi söylüyorum tekrar. Parsayı topladığını, işin en güç yanının bana kaldığını söylüyorum. Hayatın tümüyle gereksiz olduğunu; anlamsızlık, aldanma, sonsuz acı demek olduğunu; aklın almayacağı kötülükle Varolmayan bir Tanrı'nın icadı olduğunu söylüyorum ona.
Sayfa 366 - Üçüncü Yalan, İkinci BölümKitabı okudu
Bu okumayacağın defteri ben senin için yazdım Kâmran. Evet, ne söyledim, ne yazdımsa hep senin içindi. Yanlış, çok yanlış bir iş tuttuğumu bugün artık itiraf edeceğim. Ben, her şeye rağmen seninle mesut olabilirdim. Evet, her şeye rağmen seviliyordum, sevildiğimi de bilmiyor değildim; fakat bu bana kâfi gelmedi, istedim ki çok, pek çok sevileyim, kendi sevdiğim kadar değilse bile -çünkü buna imkân yok- ona yakın sevileyim. Bu kadar sevilmeye benim hakkım var mıydı? Zannetmem Kâmran. Ben, küçük, cahil bir kızdım. Sevmenin, kendini sevdirmenin de bir yolu var, değil mi Kâmran? Halbuki ben bunları hiç, hiç bilmiyordum. Senin Sarı Çiçeğin -taş atmak için söylemiyorum Kâmran, inan bana, mademki seni mesut etti, ben hayalimde onunla barışıyorum- kim bilir ne kadar cazibeli bir kadındı? Kim bilir sana ne güzel şeyler söylüyor, ne güzel mektuplar yazabiliyordu? Ben, belki senin çocuklarına, çocuklarımıza iyi bir anne olacaktım. O kadar. Kâmran, ben, seni sevmesini, senden ayrıldıktan sonra öğrendim. Hatta yaptığım tecrübelerle, başkalarını sevmekle sanma sakın. Gönlümün içindeki derin, hazin, ümitsiz hayalini sevmekle...
Sayfa 384 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Ben rahibelerin yanındaki kiralık odama döneceğim, kitap okumaya çalışacağım, TV'yi açıp hep aynı bildik programlara bakacağım, saati kuracağım, her sabah aynı saatte çalıp beni uyandırsın, ben de kütüphaneye gidip her gün yaptığım aynı şeyleri makine gibi tekrarlayayım diye. Öğlen de tiyatronun karşısındaki parkta her gün oturduğum bankta oturup sandviçimi yiyeceğim, Allah'ın her günü sandviçlerini yemek için hep aynı bankları seçen insanlar göreceğim, hepsinin yüzünde hep aynı boş bakış olacak, derin bir şeyler düşünüyormuş numarası yapacaklar.
Ancak onlardan tek bir ricam olacak: Beyler, oğullarım yetişkin olduğunda, paraya ya da başka bir şeye erdemden daha fazla önem verdiklerini görürseniz, benim sizi rahatsız ettiğim gibi sizler de onları rahatsız edin cezalandırın. Bir hiç oldukları hâlde kendilerini bir şey sanır, yapmaları gerekenleri yapmaz ve hiçbir değerleri olmadığı halde bir değerleri olduğunu düşünürlerse, benim size yaptığım gibi onları eleştirin. Böyle yaparsanız, hem ben hemde oğullarım, sizden hak ettiğimiz karşılığı almış oluruz. Artık ayrılma vakti geldi çattı, ben ölmeye, sizler de yasamlarınızı sürdürmeye gidiyorsunuz. Hangisinin daha iyi olduğunu sadece tanrı bilebilir,
926 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.