Arada böyle güzel öykü kitapları da okumak gerekiyor.
Kitap Gogol'un sırasıyla; Neva Bulvarı, Burun, Portre, Palto, Bir Delinin Anı Defteri ve Fayton isimli altı adet öyküsünden oluşuyor.
Gogol 1809 yılında Ukrayna'da doğmuştur. Soy isminden dolayı bir çok araştırmacıya göre Gogol Türk kökenlidir. Çünkü Slav dillerinde Gogol diye bir
“Hepimiz Gogol’un paltosundan çıktık.” demiş Dostoyevski. Ben de İlber Hocanın tavsiyesi ile aldım elime kısacık bir hüzün hikayesi.Palto'nun baş kahramanı Akaki Akakiyeviç'te bir zamanlar Gogol'un da olduğu gibi bir memur. Bürokrasi ve memuriyetin içinde bulunan Gogol burada gözlemlediği sistemi Palto'da eleştirmiş...Toplumda silik yakıştırması yapılan, para sıkıntısı çeken, işini kaybetmekten korkan, çevrelerindeki kişiler tarafından aşağılanan ya da görmezden gelinen insanların yaşadıkları trajedileri konu alan bir eser. Hikaye insanlar tarafından küçümsenip alaya alınan alt sınıf bir katibin yeni bir palto sahibi olma isteğiyle başlar ama, işler ne yazık ki beklendiği gibi gitmez... Çok tanıdık gelebilir. Bu anlamlı günde klasikleri okuduysanız bunu da listenize alın derim...
Dostoyevski hepimiz Gogol’un paltosundan çıktık der. Palto insanın yeryüzünde ulaşmak istediklerinin karşılığıdır her neye ulaşırsak ulaşalım sonunda kaybedeceğiz. Palto insanın bitmeyen arzularının ve hüsranının öyküsüdür.
Rus romanı , Batı romanını geride bırakacak kadar büyük eserler ortaya koymuştur. Dostoyevski’nin karşılığı dünya edebiyatıdır. Tolstoy için söylenecek söz bulamıyorum
Halit Aslan
Herkesin aksine yazarın ilk kitabıyla onu tanımamış olduğuma mutluyum ,Dostoyevski’yi çoook severim ancak okuduklarım içinde en az sevdiğim kitabı bu oldu buna rağmen yazarın diğer tüm kitapları bu kitabın içinden çıkmış gibi hissettirdi karakterleri de öyle, sanırım ilk olarak insancıkları okusam bunu anlayamazdım.Palto esintisi çoktu zaten yazarın kendisi de hepimiz Gogol’un paltosundan çıktık demişti yanlış hatırlamıyorsam bu durum okurken de sonrasında da beni rahatsız etmiyor çünkü öykünme ya da taklit gibi değil ,zaten çok büyük adam dostoyevski reis ,çok çok hürmetler kendisine varvaranın (bencilliği mi demeliyim bilemiyorum )aslında aralarda bize ipucu olarak verilmişti bence yazar tarafından ,mesela yoksul ailenin çocukları öldüğünde makar bundan derinden etkilenmesine rağmen bir sonraki mektupta varvaranın hiç umursamadan kendiyle ilgili mektup yazıp bu konuya değinmemesi bile bana tuhaf gelmişti bir de sürekli makarın yaptığı harcamalar karşısında ki “istemem makarcığım ama yan cebim şu tarafta ” tutumu rahatsız ediciydi bence de,yani o da ne yapsın gerçi,sevdiceği o yoklukta iki jelibon
almış yemesin mi?bu arada nasıl güzel incelemeler yapanlar var Yarabbi ,keyifli okumalar.
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202361,7bin okunma
Yemek yemeyi, su içmeyi, uyumayı ertelettiren, verecek başka puan olmadığından 10 ile yetindiğim, herkese “lütfen oku” diyeceğim bir öykü ile geldim. Ukrayna asıllı Rus roman ve oyun yazarı
Nikolay Gogol , Monarşinin hüküm sürdüğü çarlık döneminde yazdığı
Palto ‘da Modern düzenin bürokrasisi altında ezim ezim ezilmiş, maddi sıkıntılar çeken, işini kaybetmekten korkan, gerek sosyal gerek iş hayatındaki tüm insanlar tarafından aşağılanan, hor görülen, alay edilen, kendini gösterebildiği tek şey tutkuyla yaptığı işi olan, o ışıltılı toplulukta, yine o topluluğun el birliği ile silik hale soktuğu Akakiy Akakiyeviç’in trajikomik hayatını anlatıyor. Bir paltoyla başlayan bu hikayenin bize verdiği ders, toplumun ve siyasilerin aşağılık yanları, dışlanmış ve eziyete uğraşmış insanların hayatlarını müthiş bir ustalıkla anlatıp, bizlere bu gerçekler ile yüzleşme fırsatını sunması. “ Hepimiz Gogol’un Paltosundan çıktık.” sözünü duyanınız var mı bilmem, bu sözün gerçekliği de tam olarak, Paltonun sadece Rus edebiyatıyla kalmayıp, dünya edebiyatına kattığı bakış açısı, Tolstoy, Çehov, Dostoyevski gibi bir çok ustaya verdiği ilham.
1. Hikaye: BURUN
Hikâye Rus toplumundaki çarpıklıklara ve bu çarpık düzen içindeki insanların büründükleri yapıları sert, gerçekçi ve alaycı bir anlatımla işler. Burun, berber İvan Yakovleviç'in bir sabah ekmeğinin içinde müşterisi Kovalev'in burnunu bulmasıyla başlar. Ve iki karakterin buruna ulaşma/burundan kurtulma çabalarını, işin
#dostoyevski ‘nin “Hepimiz Gogol’un paltosundan çıktık” cümlesini duyup da #Gogol ‘un #Palto ‘sunu okumamak ne mümkün..
Sene 1842 Petersburg’da işinde başarılı bir memur olan Akaki Akakiyeviç, çevresi tarafından aşağılanan ve dışlanan, asosyal bir karakter ve tek derdi eski püskü paltosu. Bu palto sınıfını ortaya koyuyor ve eski bir paltoya sahip olduğu için toplumun alt kesiminden sayılıyor, hor görülüyor. Ancak kıt kanaat parasını denk getirip kendine güzel bir palto diktirdikten sonra sanki sınıf atlıyor. Onu artık hor görmüyor hatta sohbet ediyorlar. Derken bir gün paltosu çalınıyor ve Akaki var gücüyle o paltonun peşine düşüyor. Sosyal sınıf farkına çok güzel ve acıklı değinilmiş ve harika bir hikaye. Kesinlikle benim gözümde Gogol’ün başyapıtı. Tavsiyemdir.
PaltoNikolay Gogol · Can Yayınları · 036,8bin okunma
Akakiy Akakiyeviç ve Rus edebiyatına yön verdiği kabul edilen meşhur paltosu. “Hepimiz Gogol’un paltosundan çıktık” sözü Gogol’un bu müthiş eserinin zengin ve soyluların hayatlarına yer veren Rus edebiyatının projektörünü geçim sıkıntısı çeken aşağı tabaka olarak adlandırılan Rus halkına çevirdiği kabul edilir. Devamını da Dostoyevski getirdi zaten.
Bir oturuşta bitireceğiniz uzun bir öykü. Herkesin fazla geç kalmadan okunmasında fayda var.
Hepimiz Gogol’ün Palto’sundan çıktık!”
Dostoyevski'nin bu denli övdüğü bir kitabı geçte olsa okuyabildim. Gerçekten haklıymış. Bir palto uğruna ne dertler yaşandı.
PALTO&BURUN-FAYTON,NIKOLAY GOGOL,102 sayfa
“Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık”
Fyodor Dostoyevski
Gogol’un üç öyküsünün yer aldığı kitapta PALTO en çok dikkat çekeni.
PALTO ; Palto'nun başkahramanı Akakiy Akakiyeviç’in İsmini annesi koymuştur, babasının ismini vermiştir ona, çünkü önerilen öteki isimleri hiç beğenmemiştir.
“ Hepimiz Gogol’un paltosundan çıktık.” diyen Dostoyevski’nin o paltonun varisi saydığı bir karakter yeraltı insanı. İç bunalımları, gelgitleri ve anlık parlamalarıyla çokça da düşündüren bir karakter. O yüzden bir iki kelam etmeden geçemedim.
Kitap; yeraltı ve notlar olarak iki bölüme ayrılıyor. Ve “ Ben hasta bir adamım” diyerek başlıyor. Bu
Yüzyılı aşkın ve herkesin en az bir kere kendine sorduğu bir soru. Tolstoy mu yoksa Dostoyevski mi?
Bu soruya bir şekilde herkesi herkesle kıyaslayabilen, rekabete sokabilen bizim coğrafyamızda daha sık rastladığımı da rahatlıkla söyleyebilirim.
Lafı çok uzatmadan konuya gelelim.
Böyle bir kıyas sonucunda ulaşacağımız sonuç boş küme