Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsanlar vardır Birbirinden uzak Yâd ellerde... İnsanlar vardır Birbirinden uzak Aynı evlerde... Her gönülde bir hasret Hepsi kendi derdinde.
Dışarı çıkılmaz evde durulmaz Dersine iyi çalışmış kuşlar Aylar boyunca söz sahibi olurlar. Yollar kapanır, tüm pencereler Bütün günlerden ne olabilir? Hepsi aynıdır, beyazdır işte Donmuş bir sudur evin zamanı Annesiz kalmak ne kadar aynı-
Sayfa 29
Reklam
Kuzey Afrika'nın geneli namazda ellerini salarlar, bağlamazlar. Malikî imamlarından İbn Abdulber şunları söyler: "Namazda ellerini bağlayan bir topluluğun beldesine ya da mescidine girdiğim zaman, ellerimi bağlarım. Ellerini bırakan bir topluluğun yanına girdiğimdeyse, ben de bırakırım. İhtilafın hepsi şerdir." Ancak birçok kardeşimiz "İhtilafın hepsi şerdir" kuralını bilmekte, lâkin adeta onunla "İhtilaf, anlaşmazlık ve Müslümanların arasındaki ayrılıkların hepsi hayırdır" şeklinde amel etmektedirler. Maalesef vakıamız bu.
Sayfa 153 - Küresel KitapKitabı okuyor
Yaşadıklarını paylaşması için bir adım atmamıştım hiç ve bunun vicdan azabını çekiyordum.Çünkü artık hepsi için çok geçti.
Ramazanda oruç tutmanın, cumaları namaza gitmenin Müslüman olmaya yeteceğini düşünen gafillerdendi. Güya Müslüman diye geziyorlardı ortalıkta bunlar. Bilmiyorlar ki aslında hepsi mahşer gününün kabir ahalisidir. Hoca'nın dediği gibi, "Dua öğrense bile göğsünün kafesinde onu üfleyecek nefes bulamaz böylesi. Kuran okumuşsa bile kalbine işlememiştir." Her zaman midesini bulandırmıştı böyle insanlar.
Sovyet sisteminin de, eski zamanda, din mutaasıplarının herhangi vasıtasıyla insanların kanına girmek, onlara eza etmek kabiliyetini taşıdığına emindim. Bu aralık, Verloff, beni kendi fikirlerine çeviremeyeceğini görmekle beraber, sayısız Sovyet propaganda broşürü getirdi, bilhassa Üçüncü Enternasyonal’den sonraya ait. Şuna inanmak gerek ki, komünizm bile insanlar arasında ayrılık yaratan, din, ırk bakımlarından olmasa da, başka bakımlardan, insanlara zulmeden bir sistemdir. Verloff’un mevkii resmî değildi. İlk resmî mümessil Upmal yoldaştı. İlk gelen komünistler gibi, o da sade ve temiz bir adamdı. Fakat aptaldı. Bunların hepsi bana tercümanlarıyla gelirdi. Çünkü, hiçbiri adamakıllı bir başka dil bilmezdi. Bunlardan biri, beni Madam Trikova’nın eserlerinden tanıdığını söylemişti. Bu kadın, 1910’da İstanbul’a gelmiş Rus muhacirlerinden biriydi. Madam Trikova, Rusya’ya âşık olmakla beraber, kötü hareketlerinden çok şikâyet ederdi. Fakat biz pek siyasetten konuşmamıştık. Anlaşılan, La Jeune Turquie adlı kitabında bana da epeyce yer vermişti. Fakat, daha sonraları, Beyaz Ruslar arasında İstanbul’a gelip gelmediğini öğrenemedim.
Reklam
Bağlandığınız anda büyü yok olur. Siz de herkes gibi olursunuz. İnsanlar sizi kendilerine bağlamak için sinsice her türlü yöntemi deneyeceklerdir. Size hediyeler verecek, iyilikler bağışlayacaklardır, bunların hepsi sizi minnettar kılmak içindir. Dikkati teşvik edin, ilgilerini uyarın, ama ne pahasına olursa olsun bağlanmayın.
Abdullah b. Zübeyr ve arkadaşları Hz. Ömer'in hilafet yıllarında Medine sokaklarında yürürken: "Ömer geliyor!" diye bir ses duydular. Abdullah b. Zübeyr'in arkadaşlarının hepsi bir tarafa kaçtı. Hz. Ömer: " Arkadaşların niye kaçtı?" diye sorunca Abdullah b. Zübeyr: " Senin heybetinden korktular." dedi. "Peki sen neden kaçmadın?" diye sorunca Abdullah b. Zübeyr şu cevabı verdi:" Niye kaçayım? Yol dar mı ki sana yol açayım? Suç mu işledim ki senin karşında duramayayım? Bu yol hem sana hem bana yeter." Bunun üzerine Hz. Ömer: " Babasının oğlu!" Dedi.
Sayfa 132 - Siyer Yayınları
Sosyal Olayların Karakterleri: 3. Toplumsal Tasavvurlara Bağlılık
Toplumsal tasavvurlar, sosyal olayların ön plânında bulunur. Bunlar, hareketlere, varlıklara, olaylara bağlanan ve ferdin ruhunda bir zorlama neticesinde var olan düşünceler, fikirler ve hükümlerdir. Sosyal olayların hepsi böyle ferdin dışardan kabul ettiği ve bir toplum içindeki fertlerin hepsinin şuuruna hâkim olan toplumsal tasavvurlara bağlanırlar. Ailenin yüksek değeri bulunduğuna dair bendeki inanç yine bu tasavvurlar sâyesinde meydana gelebiliyor.
Sayfa 13 - DERGÂHKitabı okuyor
Macera ille de motosiklete atlayıp bilinmeyen ufuklara açılmak, devrime katılmak için Güney Amerika'ya gitmek, Hindistan kıyılarında esrar içmek olmayabilir. Ama bunlar da olabilir. Benim önümde açılan uçurumda bunların hepsi vardı. Yersiz yurtsuz serserilik, dünyayı dolaşmaya çıkmak ya da bir amaç uğruna her şeyi feda etmek.. Tümü için de bilinen güvenli hatlardan çıkmak gerekiyordu. Ne var ki, macera bazı güvenli hatların akışında da bulunabilir. Macera beyninizin içinde de gerçekleşebilir. İçinizdeki macera sizi güvenli topraklarda da uyumsuz ve aykırı yapabilir. Buna hazır mıydım?
Sayfa 19
Reklam
Talim, terbiye, iyi örnek, bunların hepsi geçici şeylerdir. Ve çevre değiştirmedikçe, insanın değişmesine imkân yoktur.
Köy Enstitüleri
Yurdumuzda aydınlığa karşı güçlü bir direnme vardır. Bunlar, ortaya Atatürk gibi güçlü adamlar çıkınca sinsi sinsi yatıp uyur görünse de, buldukları ilk fırsatta başlarını deliklerinden çıkarırlar. Anlattım: Halkevleri'ni, Halkodaları’nı öyle kolayca kapatıverdiler! Hele Köy Enstitüleri'ni... Rahmetli İsmail Hakkı Tonguç'u düşünüyorum. O büyük adama kan kusturdular. Sana köyler için öğretmen yetiştiren Köy Enstitüleri'nin nasıl kapatıldığını anlatayım, dinle bak! Doğuda, Van ilinde, köyler sahibi Kinyas Kartal Ağa ile batıda, Aydın ilinde, çiftlikler sahibi Adnan Menderes Ağa vardı. Bunlar seçimlerden önce gizlice anlaşıp birbirine söz verdi. Ağalar oyları Menderes'e küreyecek, Menderes bu yoldan iktidara gelecek. Başbakanlık koltuğuna oturur oturmaz Köy Enstitüleri'nin kapısına kara kilit asacak. Politikanin gücünü anlamak kimi zaman zordur. Türkiye geniş. Düşün, sizin Yunanistan’ın kaç katı? Ama en doğudaki ile en batıdaki il birleşiyor bak. Arada kaç il, kaç ağa var; listesini yapsan, aklın şaşar. Hepsi el ele verdi; temsilcilerini Büyük Millet Meclisi'ne oturttular. Adnan Menderes Ağa, Kinyas Kartal Ağa’nın dediğini yaptı. Kaldırın kolları; kaldırdılar. İndirin kolları; indirdiler. Tamam, kapattılar enstitüleri.
Sayfa 92 - Literatür
“Ama belki de hepsi en başında yazılan kaderin beni sürüklediği sona ulaşmak için dönülen sapaklardı.”
Sayfa 232
Sorun da buydu zaten. Herkese, başka hayatların roman gibi gelmesi. Oysa sadece hayattı hepsi. Anlatınca roman olmuyordu. Belki en fazla, bir otopsi raporu... Konulu... Kütüphaneler onlarla doluydu: Konulu otopsi raporlarıyla.
Rahatlamak en karmaşık olaylardan biridir - çok zengin ve çok boyutlu. Tüm bunlar onun bir parçasıdır: serbest bırakmak, güven, teslim olmak, aşk, kabullenmek, kendini akıntıya bırakmak, varoluşla birleşmek, egosuzluk, coşku. Tüm bunlar onun bir parçası ve rahatlamanın yollarını öğrenirsen, hepsi gerçekleşmeye başlayacak.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.