Orhan Pamuk'un genel kültürünü hissettim. (Zülfü Livaneli'nin aksine hiç rahatsız etmedi beni.) Gezdiği ülkeler, İstanbul'u adı gibi bilmesi, efsaneler, müzeler, tablolar... Kitabın başından beri bahsettiği kaderinden ve yazgıdan kaçamazsın olayını gerçek kılarak bitirmiş kitabı. Baba-oğul ilişkileri hakkında yorumda bulunamam. Freud ne dediyse doğrudur. Bu olayların hepsi baba ile başlıyor ama her baba da bir oğul olduğu için bu döngü tekrarlayıp gidiyor. Yine de insan merak ediyor. Hiç mi güzel bir baba-oğul ilişkisi yok bu dünyada? Bu arada kırmızı saçlı kadın hangi seviyede be. Vay be ablam. Seni seneler önce terk etmiş sevgilinin oğluyla yıllar öncesini yad ediyorsun. Pedofili ve ensestliği görmezden geliyorum. Nasıl olacaksa? Her efsane az çok böyle ve bu kitap da efsane üzerine kurulu.