Romana tavsiye üzerine başladım. İyi ki başlamışım… sanırım zamanlamam da mükemmel olmuş, kendi hayatımı sorguladığım acaba şöyle yapsam nasıl olurdu, keşke bunu yapmasaydım dediğim, onca çelişkilere girdiğim bir zaman dilimindeyken yolumu aydınlatttı.
Bu hayatta bir tane ben varım
Sonsuz seçeneklerim, sonsuz sonuçlarım olacak, hepsini ben yaşayacağım, pişmanlıklarım da olacak, mutluluklarım da, hepsi bana ait olan bir hayatım…
Her şeye rağmen yaşamaktan her zaman zevk alacağım…
"Ama ben yan etkileri severim."
"Biz sevmeyiz." dedi Denetçi. "Biz her şeyi keyifli yapmayı yeğleriz."
"Ben keyif aramıyorum. Tanrı'yı istiyorum, şiir istiyorum, gerçek tehlike istiyorum, özgürlük istiyorum, iyilik istiyorum. Günah istiyorum."
"Aslında, siz mutsuz olma hakkını istiyorsunuz."
"Öyle olsun," dedi Vahşi meydan okurcasına, "mutsuz olma hakkını istiyorum."
"Eklemek gerekirse, ihtiyarlama, çirkinleşme ve iktidarsız kalma hakkını da istiyorsunuz; frengi ve kansere yakalanma haklarını, açlıktan nefesi kokma hakkını, sefil olma hakkını, sürekli yarın ne olacak korkusu içinde yaşama hakkını, tifoya yakalanma hakkını ve her türden ağza alınmaz acıyla işkence çekerek yaşama hakkını da istiyorsunuz."
Uzun bir sessizlik oldu.
Sonunda Vahşi, "Hepsini istiyorum." dedi.
Mustafa Mond omuzlarını silkti. "Hepsi sizin olsun."
Bugünlere nasıl geldim diye geçmişe baktığımda çogu zaman zorluklarla geçtiğini farkettim.
Geçmişi kimse kesinlikle unutturamaz o bi gerçek, ama takıntılıda olmamak gerek.
hepsi cocukken ağladığımız olayları gülerek hatırlamak gibi olacak.
İyi hissettikce daha tebessümle bakacağız.
Geçmişi güzelleştirmek için bugünleri güzel yaşamalıyız.
Espirilerle , iyi insanlarla , mücadeleyle.
Günlerimiz güzel olsun.
Tebessümle
İnsanların yıldızları vardır ama yıldızlar herkes için farklı anlam taşır. Seyahat eden kimileri için yıldızlar rehberdir. Başkaları için sadece minik ışıklardir. Bilim insanı olanlar içinse çözülmesi gereken problemlerdir. Benim işadamim için altindi yıldızlar. Ama o yıldızların hepsi sessiz. Seninse hiç kimseninkine benzemeyen yıldızların olacak.
Syf 85
Geçen sene komşumuz ekmek pisirecekti, ben de yardımcı olmak için tandırı yakmaya çalışırken nasıl oldu anlamadım sağ gözümün kirpiklerini yaktım 😒 Baktım olacak gibi değil eve gideyim dedim
yolda kaz sürüsü ile karşılaştım hepsi çok sinirliydi gerçekten bu yüzden korkup kaçmaya başladım, yere düşüp iki dizimi yaraladım🙄 hiç aldırmadan evin yolunu tuttum, yine nasıl yaptım bilmiyorum evimin anahtarı ile tanımadığım üst komşunun kapısını ısrarla açmaya çalışıyorum, haliyle yaşlı amca da hırsız zannetti aniden kapı açıldı ve yaşlı amcanın elinde kocaman bir sopa 😱 O bana baktı ben de ona baktım. Sonra da elimdeki anahtara baktım, beynimden aşağı kaynar sular döküldü sanki, defalarca özür dileyip uzaklaştım hızlıca 🫢
Nerden geldi aklıma gece gece o berbat gün 🫡
Merhaba arkadaşlar bugün @alatlialev ‘nın kaleme aldığı @kapiyayinlari tarafından yayınlanan #YASEMİNLERTÜTERMİHALA kitabı ile geldim.
Eleni, daha 12 yaşındayken annesinden koparılır zengin bir ailenin yanına verilir. Burada ev işlerine yardım eder. Zamanla gelişen olaylar sayesinde Eleni acı bir şekilde evden atılır. 15 yaşına gelmişti artık babası onu teyzesinin yanına bırakır ve orada yaşamaya çalışır. Ama burada yaşamak önceki evde yaşamaktan daha zordu….
Arif, tamircide çalışıp çok sevdiği motorlara, araçlara yakın olur. Severek yapar işini parasını kazanır babasının ölümünden sonra abiside evlenmiştir zaten eve destek olur. Annesi ve kardeşleri ile birlikte yaşarlar. Bir gün Eleni’yi görür ve görür görmez vurulur. Uzun uğraşlar sonucu nihayet buluşurlar. Ama bu buluşma yeni hayatın başlangıcı olur.
Naciye olarak artık koca kapısındadır Eleni hayatta yaşadığı zorluklar bitmiş miydi? Yeni zorluklar kapıda mıydı kim bilir? Artık onun yeni bir hayatı vardı.
Yunanlıların fazla Türk yanlısı, Türklerin fazla Yunan yanlısı bulduğu söyleniyor kitap için ben böyle bir şey hissetmedim her karakterin Rum’u, Türk’ü hepsi kendinden beklenecek tepkiler vermiş bence ben severek okudum şimdi ne olacak diye diye kitabın sonuna geldim. Kimi zaman hüzünlendim, kimi zaman gülümsedim. Kısacası ben sevdim
#kitap #cigdemileokuyoruz #books. #bookstagram #bookstagramturkey #türkiye #dünya #fransa #yunanistan #kıbrıs #rum #türk #kıbrıscık #ada #ingiltere #kesfet #kapıyayınları #işbirliği #okudumbitti
İnsanlar her şeye, her şeye başkaldırmalı, diyordu. İnsanlar böyle uyudukça, insanlar böyle zulüm altında inlemeyi kabul ettikçe insanlığın bir sinekten ne farkı olur, insanlar, eğer en küçük bir haksızlığa, bir zulme başkaldırmayı akıl etmezlerse, insanlık bundan böyle daha da beter hale düşecektir. Allah, başkaldır ya kulum, demiş ve insan onun
Bir gün gelip hayal dünyam yerle bir olacak hayallerim sarı yapraklar gibi tek tek dökülecek... Ah, Nastenka! O zaman hem yalnız, yapayalnız kaldığım, hem de özlenecek bir şeyim olmadığı için dövüneceğim. Çünkü yitirdiklerimin hepsi kocaman bir sıfır değerindeki hayallerden başka bir şey olmayacak!
Bunları ne diye seninle uzun uzun konuşuyorum ? Çünkü cana yakın bir insansın, içli-dışlı oluşun hoşuma gidiyor... Sonra çektiğin bunca acılar yüzünden seviyorum seni. İstersen şimdi çok günah işleyebilirsin... pek çok! Fakat hepsi geçirdiğin ağır yaşamdan ötürü sana bağışlanır... Tanrı hakkını gözetir herkesin! Sonra sağlam düşüncelerinden dolayı beğeniyorum seni... Senin şu gerçeği sevmen yok mu ya! Hiç aklından çıkarma, bu her zaman hesaba katılır! Yeryüzünde gerçeği arayan kaç kişi kaldı ki? Oysa arıyorsun sen onu, seviyorsun, korkmuyorsun... Gerçekten korkmayışın Tanrı katında beğenilen, senin adına işlenmiş büyük bir sevap olacak!
Dokuz - Oğuzlar evvelce, Kumlançu adı verilen bir ülkede otururlarmış. Burada Tuğla ve Selenga adlı iki ırmak akarmış. Bir gece oradaki iki ağacın üstüne, gökten bir nus nütunu indi. Bu ağaçlardan biri sümü yani huş yahut kayın ağacı (bouleau), diğeri kasuk (yani Cihangüşâ’ya göre çamfıstığı, Mahmud-i Kâşgarî’ye göre fındık) ağacı idiler.
Türk Fırtınası
Nereden bilebilirdim yaşamımın bir fırtına estirmeye ait bir görev olduğunu!
Dokuz yaşında aldım ilk yaramı on iki Eylül sabahında!
O yara büyüttü beni!
Herkese Merhaba,
Herkesin öve öve bitiremediği Karga Krallığının1. Kitabını bittimiş bulunmaktayım... Puanımdan anlaşıldıgı gibi ben öyle çok sevemedim. Ama neden karga ya aşık olduklarını anladım cunku bende oldum, yazar resmen karga karakteri için diğer tüm karakterleri ezmiş... çokta güzel yapmış hahah:D
Kitabımıza gelirsek; Bir kahin gelir
A'şar usulünün bilhassa tatbikatındaki suiistimallerin Osmanlı saltanatında birçok haksızlıklara ve ondan dolayı karışıklıklara sebep olduğu Osmanlı tarihince kaydedilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasında, sınırlarının daralmasında a'şar usulünün büyük bir mesuliyet payı vardır. Rumeli karışıklıklarında, re'ayanın ayaklanmalarında ve bunları bahane eden Hıristiyan devletlerin müdahalelerinde a'şar meselesi önemli bir yer tutar. Meşrutiyet devrinden beri iktisat ve maliye uzmanlarımızın hepsi a'şar usulünün aleyhinde bulunmuşlar, fakat diğer bir usulle değiştirilmesinde güçlük gördüklerinden ve o güçlüğü göğüslemeye kâfi gayreti kendilerinde bulamadıklarından olacak ki a'şarı yerinde bırakmışlardır. Nihayet, son İzmir İktisat Kongresi -ki memleketin çoğu tarafından kâfi miktarda gerçek iktisadi menfaat temsilcilerini toplamıştı- a'şarın kaldırılmasını kamu menfaatlerine uygun buldu.
Doğrusu, kapanmayan yara yoktur. Ama yara iyileştikten sonra iz kalacak mı, ne kadar sürede iyileşecek, iyileşme ne kadar eziyetli ne kadar rahat olacak, bunların hepsi dengeleyicilere; sevgiye, bağa, temasa bakar.