Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ümit...

Ümit...
@hepsibu
select * from life
Tabiî bir mezar taşının karşısında durmak, kitabı son sayfasından açmaya, filmin son karesini yakalamaya benziyordu. Ne olmuşsa olmuş, ne yapmışsa yapmış, buraya, bu mezarlığa gelmiş ve kendini gömdürmüştü...
Sayfa 268 - EpubKitabı okudu
Reklam
İçine adım atıldığında, girdaba ayak uydurulur. Kendisine çeken dev hortumla uyumlu şekilde dönmek yapılması gereken tek doğru harekettir. Kurumuş bir yaprağın lodosa boyun eğmesi gibi insan da yalnızlığına boyun eğmelidir. Yalnızlığın çelikleşmiş iskeletine karşı çıkmaktansa, onda keşfedilmeyi bekleyen binlerce bilinmeyeni aramaya çalışmalıdır. Yalnızlık, insanın içindeki gizli mabettir... Benim yalnızlığım ise, hayatım boyunca ürkütücü bir hızla büyümüş ve sosyal denilebilecek bütün yeteneklerimi teker teker yok etmiştir. Bedenimin çevresinde yıllar boyu inşa etmiş olduğum ve yakında kapısını tamamen içeriden kilitlemeyi düşündüğüm yalnızlık katedralim, belki de şimdiye kadar başardığım tek iştir... Sorarlarsa, “Ne iş yaptın bu dünyada?” diye, rahatça verebilirim yanıtını: “Yalnız kaldım. Kalabildim! Altı milyarın arasına doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından...”
Sayfa 261 - EpubKitabı okudu
“Mutsuzluğuna hiçbir çare aramıyorsun” demişti. “Ve en büyük acının kendininkinin olduğunu düşünüyorsun. Dünyadan haber olmayan bütün geri zekâlılar gibi. Ölmesine çeyrek kalmış, herkesi yaşadığına pişman etmeye çalışan, sağlıklı oldukları için suçluluk duymalarını isteyen hastalıklı, yaşlı bir kadın gibisin.”
Sayfa 32 - EpubKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
O kadar yavaş söylüyordu ki kelimeleri, sanki her harfi çok uzaklardan bulup bin bir zorlukla getiriyormuş gibiydi.
Sayfa 9 - EpubKitabı okudu
Dünyayı küçük gördüğü için kendini büyük sanıyordu. Tabiî büyük bir göz yanılması söz konusuydu. Eğer dünya sandığı kadar küçük olsaydı, kaybolmamak için bu kadar uğraşır mıydı sokaklarında?
Sayfa 249 - EpubKitabı okudu
Reklam
Dinlemek ve inanmak en zorudur. Anlatmak ve uydurmaktan daha zor. Olağanüstü bir saflık ister. Kulak ile beyin arasında tertemiz bir yol ister. Var mı dünyada böyle bir insan?
Sayfa 238 - EpubKitabı okudu
Yalnız kaldım. Konuşmayı özledim. Kendi kendime konuşmayı sevmem. Söyleyeceklerimi daha önceden bildiğim için zevki yok.
Sayfa 232 - EpubKitabı okudu
Denge, insanoğlunun icat ettiği en vahşi kavramdır. İp cambazının kendini en iyi hissettiği an, kendini ağa bıraktığı andır oysa. Sırat köprüsünden, beslenmeye kadar denge her yerdedir. Dünyanın en sağlam alarm sistemi. Bütün dengesizlere karşı. En ufak harekete, yanlışa duyarlı... Oysa hayatlarının belli dönemlerinin her saniyesini aşka verebilenlerse gerçekten yaşarlar. Sadece sevgilileri ve kendileri. Başka hiçbir şeyle ilgilenmezler. Yüzde yüz aşk! Dengesizlik, gerçek duygusunun ve gerçeğin tek kapısıdır. Dengeyle hiçbir yere varılmaz. Ancak düşmeyi bilenler köprüden, karşıya yüzülerek de geçilebileceğini öğrenir. Belki cennete, belki ipin gerildiği karşı tarafa varılır dengenin sonucunda, kabul ediyorum. Ama düşmemek için verilmiş mücadelelerin acısı ve tedirginliğiyle...
Sayfa 197 - EpubKitabı okudu
Yaşayarak intihar etmeyi seçenlere yardım edilemez...
Sayfa 187 - EpubKitabı okudu
Okulda sıranın üstüne kolunu koyup onun içine de kafasını gömen bendim. Ders aralarında sınıftan çıkmadan sigarasını yakıp oturan yine bendim. Belki bir doktor olup insanların nabzını dinleyebilirdim. Ama hayatın ve insanoğlunun kalp atışını duydum, hiçbir doktorun duyamayacağı kadar. Ben dünyayı dinleyen yetmiş beş kiloluk bir stetoskop oldum...
Sayfa 136 - EpubKitabı okudu
Reklam
Uzun yürüyüşler yapıyordum sahilde. Kilometrelerce yürüyordum. Fazla düşünmemek için iyi bir yoldu. Bedenim yoruluyor ve kalbimin atışları hızlanıyordu. Yorgunluğumun yanında bir de sadece üç günde bir yemek yemeyi alışkanlık haline getirmiştim. Üç günde bir, üç öğün. Tabiî ki sert rejimim bunaltıyordu vücudumu. En az besinle, en çok enerji kaybını sağlamaya çalışıyordum fazla düşünmemek için. Çünkü eğer düşünmeye başlarsam yeniden, hemen hemen huzurlu sayılabilecek hayatımın tekrar bir kovalamacaya dönüşeceğini biliyordum. İçimdeki şeytanları zapt etmenin yolunu bedenime benzer acılar çektirmekte bulmuştum. Çok az yiyecek ve kilometrelerce yürüyüş...
Sayfa 135 - EpubKitabı okudu
Eğer hatıralara sesler ilave etmezsem uçup giderler. O seslerle anımsamak dünyayı. Gereken bu.
Sayfa 52 - epubKitabı okudu
Benimkisi bir tür hastalık belki de. Yersiz bir ukalalık, bir saplantı. İki dünyaya da hâkim olma isteği. Hayale ve gerçeğe...
Sayfa 84 - EpubKitabı okudu
Girdiğimiz gösterişli restoranda önümüze koydukları pizza o kadar tatsızdı ki, bir daha herhangi bir bölgeye has bir yemeği o bölgede yememeye yemin ettik. Zaten hep böyledir. Bir ülkenin vatandaşı başka bir ülkede kendi vatanına daha çok yaklaşır. Önceleri doğduğu topraklarda sahip olmadığı yöresel özellikleri başka yerlerde daha çok benimser. Türk, Almanya’da daha çok Türk’tür. Ve mantısına, dönerine daha çok özen gösterir. Patlıcan dolmasını hiç yapmadığı gibi ülkesiyle arasındaki mesafeyi tabaktan çıkan kokuyla yok etmek istercesine hazırlar. Vatan özlemi, yemeklerin lezzetinde, bulunulan ülkenin insanlarına duyulan nefrette gizlidir. Dağdan gelip bayırdakini kovmak, dağa hasrettendir!
Sayfa 76 - EpubKitabı okudu
200 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.