Her eylemi bütün olarak yap ve ondan özgür kalırsın ve arkana bakmazsın. Ve gerçek kişi asla arkasına bakmaz çünkü görecek bir şey yoktur. Kalıntısı yoktur. Basitçe ileri gider. Gözleri geçmişten arınmıştır, görüşü bulanık değildir. Bu berraklık içinde, kişi gerçeğin ne olduğunu bilme noktasına gelir.
--...çünkü Paris halkının büyük çoğunluğu izleyenleri izlemekle yetinir ve bizler için arkasında bir şeyler olup biten bir duvar oldukça ilginçtir. --... midesinin gurultusunu duyuyor, kötü kaderin yaşam felsefesine baskın çıkmasını çok anlamsız buluyordu. --Hiçbir şey insana kesesinin boş olmadı kadar cesaret veremez. --Halk söküp almadıkça kral ayrıcalıklarından vazgeçmez. --Böylece sanat, Tanrı adına kiliseler inşa etme bahanesiyle olağanüstü boyutlarda gelişiyordu. Bu yüzden şair doğan mimar oluyordu. --Çünkü dinî olsun, felsefi olsun her düşünce varlığını sürdürmek, harekete geçirdiği kuşağın ötesinde gelecek kuşaklarıda etkilemek, iz bırakmak ister. --Bir yapı çok daha sağlam, kalıcı ve dayanıklı bir kitaptır! Yazılı sözü yok etmek için bir meşale ve bir barbar yeterlidir. İnşa edilmiş sözü ortadan kaldırmak için toplumsal bir devrim, bir dünya devrimi gerekir. --Spira, spera. Nefes al, umut ver. -- --O zamanın adaleti bir ceza davasının kesin bir şekilde kanıtlanmasını umursamazdı. Mahkumun asılması yeterliydi. --Acının aşırısı, tıpkı sevincin aşırısı gibi kısa süren şiddetli bir duygudur. İnsan yüreği bu uçlardan birinde uzun süre kalamaz. --Çünkü aşk bir ağaç gibidir: kendiliğinden yetişir kökleriyle tüm benliğimizin derinliklerini sarar ve yıkıntı halindeki bir yürekte yeşermeye devam eder. --Tanrı'nın büyük yıldırımı bir marulun üzerine düşmez. --Sabahın, kuşların, çiçeklerin hayatlarına bir anlam katmadığı insanlardandı o.
Reklam
şimdi her şey doludizgin ve çoğul .......... şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi şimdi her şey yeniden yüreğim, o eski aşk kalesi yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden Dönüp ardıma bakıyorum Yoksun sen Ey Sanat! Her şeyi hayata dönüştüren
Martin müziğe karşı olağanüstü duyarlıydı. Tıpkı sert bir içki gibi, müzik hislerini ateşleyip onu cesaretlendiriyordu. Bir uyuşturucu gibi hayal gücünü ele geçirerek, onu göklere çıkarıp bulutların üzerine bırakıyordu. Müzik, acı gerçekleri kafasından uzaklaştırıyor, zihnini güzellikle doldurup taşırıyor, romantizmi salıveriyor ve topuklarına
Aptallar, bana sormuyorlar! Bence hiçbir şeyi yıkmamalı, sadece insanların kafasındaki tanrı hayalini yok etmeli; işe bundan başlamalı. Ah, anlayışı kıt körler! İnsanlık, tüm olarak tanrısızlığı kabul ederse (bu devrin aynen arzın jeolojik devirlere gibi geleceğine inancım var) kendiliğinden, Yamyamla başvurmadan çözülür bu dava. Eski görüşler, özellikle bütün eski ahlak kuralları yıkılacak, her şey yenilenecek, insanlar hayattan sadece bu dünyada alabilecekleri mutluluk ve zevkleri tatmak için birleşecekler, insan ruhu tanrısal devriye ulaşmış bir gururla yükselecek, tanrısal bir insan doğacak. İradesiyle, bilimlerle tabiyatı her an alabildiğine alt eden insan bundan durmadan öyle yüce bir zevk alacak ki, bu ona gökten beklendigini unutturacak. Hepsi, sonradan dirilmesi olmayan ölümler olduklarını öğrenerek. Ölümlü ağırbaşlı, tanrısal bir soğukkanlılıkla kabullenecekler. Hayatın kısacık bir andan ibaret olduğunu anlayarak, gururun doğurduğu sitemleri unutacak, hemcinslerini çıkar gözetmeden sevecekler. Aşk ancak ömrün kısa bir zamanını doyuracak; bu kısalık fark edilecek, eskiden olduğu gibi ölüm ötesinde sonsuz sevgiye bel bağlamadan, olanca güçle sevmek bilinecek vs vs buna benzer şeyler. Enfes doğrusu!
Her türlü saçma sapan bir olay evlilik
Modernlik öncesi Avrupa toplumu, geleneksel toplumlar gibi, "ittifak kurmakla" meşguldü. Örneğin evlilik, statüyü, akrabalık bağlarını ve eşler arasındaki bireysel olmayan başka bağları ele alıyordu. Başat sınıflar arasında evlilik büyük oranda aile isminin ve mülkün nakledilmesine yarayan bir araçtan ibaretti. On sekizinci yüzyıl, eski şablonun üzerine, Foucault'nun "cinsellik tertibatı" diye adlandırdığı yeni bir aygıt bindirmiştir. Aşk ve muhabbeti temel alması beklenen tekeşli, heteroseksüel evlilik yeni norm olmuştu. Önce burjuvalara, sonra yavaş yavaş işçi sınıfına dayatıldı.
Reklam
445 öğeden 271 ile 280 arasındakiler gösteriliyor.