Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Fıtık Amca, o dolaylardaki sinemalarda oynayan bütün filmleri seyredip “Hazret-i Ömer’in Adaleti” adlı yerli filmi uygun bulup karısına o filmi görebileceğini söylüyor. Necmiye... Genç kadının adı. Gidiyor sinemaya... Fıtık Amcanın içi pırpır... Ertesi akşam erkenden eve dönüyor. Oh, çok şükür Necmiye evde. — Necmiyaa? — Efendim. — Ne yaptın ben
Sayfa 18 - Du Bakali N’olecakKitabı okudu
Derviş
Șimdi gül deyince insanın aklına tuhaf şeyler geliyor. Ben mahallede iki tur dolanıp mezarlık duvarından aşınca gül mü kopardım Ayșe'ye vermek için? Değil. Ayşeler çoktur da onlara çiçekçiler de çoktur, benim işim olmaz. Hayatta bi kere çiçek taşımışlığım var, onu da poșete koydum da yürüdüm. Lisede hem de rezillik. Okulun müdürüne
Reklam
Çok önemli bir şey de, Rönesans'ta yeni bir doğa kavrayışının ortaya çıkmış olmasıdır. Dünyada var olan insanın kendini gerçek evinde hissetmesi ve dolayısıyla dünyadaki yaşamın artık göklerdeki yaşama bir hazırlıktan ibaret sayılmaması, fiziksel dünya karşısındaki tutumu alabildiğine değiştirdi. Doğa artık olumlu bir şey sayılıyordu. Çoğu
Sayfa 228Kitabı okudu
Be
Her yan Be'ydi şimdi,her şey Be. Be'ye bağlanınca Elif , Elifliğini bildi. Her şeyi Be ile tefsir etti. Dünya dediğin bir tefsir hikayesi,yol verdi , geçsindi. Be'ye yol verince. Sır , sır olmaktan çıktı , aşikar oldu.Eski halinde kalmanın imkanı yok.Elif'in yolu açıldı.
Sayfa 11 - Timaş Yayınları
Helsinki'deyken yanımda Bulgar bir yazar vardı." Tiyatronun önünde durakladı ve uzunca bir süre tiyatroyu süzdü. Biraz daha yaklaştı, her tarafını inceledi ve elinde olmadan imrenerek şöyle dedi: "İşte sanat dediğin budur. Bir çehresi var bu binanın. Hem şu anda bakması hoş, hem de sonrasında akılda kalıcı bir eser. Bizim Sofya'daki tiyatroya benziyor mi hiç? Büyük paralar yatırıp sözde milli tiyatroyu inşa ettiler. Sonucunda da kocaman bir sandık ortaya çıktı."
Sayfa 27 - İndigo Yayınları, 26. Basım, Temmuz, 2019
Sanki büyük bir katta ol, denmiş de kader gerçekleşmiş gibi. Onu henüz görmemişti ama dönülebilir olandan geriye dönmenin mümkün olmadığını gördüğünde Elif, histen manaya geçti, Be'yi önce mana olarak tanıdı, sonra da onun Be olduğunu anladı. Ve bir an geldi ki ellerinin tam üzerindeki Be'yi fark etti. İki damarının bileğinde yaptığı Be'yi. Avucunun tam içindeki çizgilerin çizdiği Be'yi. Dağılan saçlarını kaldırmak için elini alnına götürdüğünde, kendi elinin kendi alnına yazdığı Be'yi. Her yan Be'ydi şimdi, her şey Be. Be'ye bağlanınca Elif, Elifliğini bildi. Her şeyi Be ile tefsir etti. Dünya dediğin bir tefsir hikâyesi, yol verdi, geçsindi. Be'ye yol verince. Sır, sır olmaktan çıktı, aşikâr oldu. Eski halinde kalmanın imkânı yok, Elif'in yolu açıldı.
Reklam
DU BAKALI N'OLECAK ?
Boğaziçi'nin Karadeniz Boğazına yakın Anadolu yakasında, deniz kıyısı üstünde bir çay evi... O çay evinin hemen bütün müşterileri, hep o semtin insanları olduklarından ve oraya sık sık geldiklerinden birbirlerini tanırlar. Çoğu da emeklidir. Emekli olunca konuşmaları doğal olarak çoğunlukla geçim sıkıntısı, pahalılık, sürekli zamlar ve
Sayfa 157 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
_İnsanlar sizi, sadece aynı yerden canları yandıklarında anlarlar. _Dalgaların art arda gelip çarptıkları kaya gibi ol. Sağlam, kıpırtısız ve çevresinde kaynayan suların dinginleşmesini seyreden. _Sanki ölmüşsün ve bir süre daha fazladan zaman bağışlanmış gibi doğaya uygun yaşa. _En büyük erdem tarafsızlıktır. Duygular ise, yanlış fikirlerden
"Benim bedenim, benim kararım"
"Benim bedenim, benim kararım" diyor sokaktaki genç. içimden mırıldanıyorum, "benim bedenim" dediğin olgunun tek hücresine bile sahip/hâkim değilken bu bencillik de nereden çıktı. Hangi kararı kendi beğenilerinden yola çıkarak alabildin ki. Küresel derebeylerinin ortaya attığı bir yaşama şeklinin kendince en seçkin kölesisin aslında; her olasılık senin o kararı vermen için çalışıyor; izlediğin film, okuduğun kitap, oy verdiğin parti, takip ettiğin gazete, kendini markasına ait hissettiğin ayakkabı bile... Evet, o bile. O döngüden çıkıp da kendine baktığında, milyonlarca benzerinden birini göreceksin. Nerede senin bedenin, nerede senin kararların..
Sayfa 1 - Sayı 104 Mustafa Akar
Reklam
:) “celine“ der susarım….
......yüz seneye oldu bil ! anca dank eder kafalarına... çoktan etti benim, çoktan!... ne geçti peki elime, vurdular damgayı “katilmişim” Fransız diline tecavüz eden serserinin tekiymişim, ibne bile olamadık be, serseriymişiz anca, 1932’den beri hüküm giymeyi bile becerememişiz toplum düzenine muhalefetten!... gidin sorun istediğiniz kitapçıya,
Kadın, kadını genellerse...
"Peki" dedim, "dediğin gibi olsun. Ama neden bir bebek sahibi olmak istiyorsun Ainsley? Onunla ne yapacaksın ki?" Bana tiksinmiş gibi bir bakış fırlattı. "Her kadının en az bir çocuğu olmalıdır." "Her kadının en az bir saç kurutma makinesi olmalı" diyen bir radyo spikerininki gibi çıktı sesi. "Bu, seksten bile önemlidir. Kadının en derin kadınlık duygusunu tatmin eden bir şeydir."
Sayfa 59
Asayı Musa'dan Alıntılar - 65
Bir zaman iki adam, bir havuzda yıkandılar. Fevkalâde bir tesir altında kendilerinden geçtiler. Gözlerini açtıkları vakit gördüler ki acib bir âleme götürülmüşler. Öyle bir âlem ki kemal-i intizamından bir memleket hükmünde, belki bir şehir hükmünde, belki bir saray hükmündedir. Kemal-i hayretlerinden etraflarına baktılar. Gördüler ki bir cihette
99 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.