Amok; Malezyalılarda görülen bir tür sarhoşluk. Sarhoşluktan daha fazlası bir delilik, insan kudurması, ölümcül, anlamsız bir saplantının krize dönüşmesi hali.
Kim bilir biz nelere takılıp kendimizi bir Amok koşucusu yapıyoruz..
Hikayeyi aslında gemide tek başına gezerken acınası duran doktorun anlatımı ile kendi ağzından öğreniyoruz.. Kısa ama etkili bir hikaye.
“Söz konusu başkalarının derdi olunca nasıl da hep daha zeki ve daha nesnel oluruz..”
“Belki de insan her şeyi içine atmaktan boğuluyor zamanla.”
“Güvenin şartı samimiyettir, kayıtsız şartsız samimiyet.”
"Bir kişi kendisinden başka herkesten kaçabilir."
384 syf.
10/10 puan verdi
Kitabı Okuyanlar İçin Sıkılmadan Okuyacakları Bir Yazı Yazmak İstedim.
Damızlık Kızın Öyküsü
Uygun olmayacak bazı sahneler, anlatımlar ve şiddet içeren öğeler dolayısıyla bazı okurlara uygun olmayabilir veya bazılarını rahatsız edebilir. Ben de şiddet veya cinsel içerikli şeylerin sanat eserlerinde direkt veya detaylı verilmesini sevmiyorum. Ama demek ki sanatçı böyle tercih etmiş deyip geçiyorum. Özellikle bizim
180 syf.
7/10 puan verdi
⛧𝟕/𝟏𝟎 Kat (at) olmasa 5/10⛧ Harcanmış bir potansiyel, yanlış anlatılmış bir hikaye.
➤ Spoilerlı inceleme.
Zombi salgının ortasında kalmış bir vampiri anlatan bu kitabı bulduğumda çok heyecanlanmıştım. Bana göre post apokaliptik kurgulara yeni bir soluk ve yeni bir bakış açısı getiren değişik bir konuydu. Çok büyük beklentilerle başladım ama
Eski bir serüven
Kitabı çok beğendim. Tarihi roman sevenlerin mutlaka okumasını tavsiye ederim. Puanlama yapmam gerekirse 10/10 diyebilirim çok net.
Kitap 1900 lü yıllarda S.S.C.B de geçen bir yaşam mücadelesini anlatıyor.
Okurken bir an olsun tereddüt etmeden akışa kapılacağımı ilk sayfalardan hissetmiştim zaten. O dönemde yaşanan zorlukları, insanların hayat mücadelelerini, yaşam kaygılarını anlatan bir kitap.
Adının hakkını veren bir roman...
Yaşamak isteyen milyonlarca insan...
Hayata tutunma çabaları, devrin getirdiği yeniliğe uyum sağlamaya çalişma yada yalandan uyum gösterme zorunluluğu .
Bu olaylara aynı zamanda acı dolu bir aşk hikayesi eşlik ediyor. Karakterleri okudukça onları çok yakından tanıyorsunuz dünyaların attıkları her adımı neden yaptıklarını okudukça yazmasa bile çok iyi anlıyorsunuz . Yaptıkları yanlışlara kızmayı hak görmüyorsunuz kendinizde. Acılı ve bilinmesi, öğrenilmesi gerekn bir hikaye.
Düşünüyorum da her seçim bize bırakılmıyor malesef. Bir toplum içinde yaşarken bunun herzamn mümkün olmaması gayet tabi. Bize bırakılan seçimlerde ise alışık olmamaktan olsa gerek yanlış olanı seçmemiz.
Peki sonucu kötü bile olsa tekrar en başa dönebilseydik aynı yanlışları yaparmıydık, değermiydi aynı hataları yapmaya? Yada bizim hata olarak gördüğümüz olaylar başkaları için en paha biçilemez zamanlar olabilir mi?
Öğrenmek için yaşamak gerekir...
Son zamanlardaki favori yazarlarımdan biri Matt Haig! Bu okuduğum üçüncü kitabı ve her birini o kadar beğendim ki her seferinde bir sonrakini daha fazla beğenemeyeceğimi düşünerek başlayıp hepsinde yanıldım. Bunu nasıl başarıyor bilmiyorum ama hem akıcılığı oldukça fazla hem de oldukça düşündürücü.. Yani şunu demek istiyorum, bitirdiğinizde okuma süresi ve kurgu olarak bir film izlemiş gibi de hissediyorsunuz içerik olarakta bir klasik okurken olduğu gibi altını çize çize cümlelerini tekrar okuya okuya sindirerek bitirdiğiniz bir kitap hissi de veriyor. Muazzam!
Bu kitabında da bir uzaylının gözünden insanlığı ve insan olmayı okuyoruz. Ne derin bir konu.. Bir uzaylının dünyaya bir insan bedeninde gönderilmesi ile başlıyor hikaye, Riemann hipotezini ispatlayan bir matematikçiyi öldürüp onun vücuduna geçerek bu ispatı ve bu ispatı bilen herkesi ortadan kaldırmasıyla sona erecek bir görevi var. Fakat tahmin edeceğiniz gibi işler öyle yürümüyor.. Uzaylımızın dünyaya geldiğinde yaşadıkları ve insanlığa dair ilk tespitleri inanılmazdı! Kitabın devamında matematik, edebiyat ve tarihten alıntılar okuyoruz (en sevdiğim şeyler:))
Karısı ve oğlu ile kurduğu bağ derinden etkiledi beni ve her kitabında olduğu gibi hem oldukça olağan hem de müthiş bir son bekliyor okurları..
İnsan nasıl bir çocukluk yaşarsa ileri ki yaşlarında da istese de istemese de o çocukluğun izlerini takip ediyor. Selim de zor geçen çocukluğunun izlerinden kurtulmak isterken ne kadar kaçarsa kaçsın vardığı noktanın orası olduğunu anladığında her şey için artık çok geç olmuştur. Ne çocukluğunu yaşamış, ne de gençliğini… Her şeyi unutup hayata sil baştan başlamak isterken verdiği yanlış kararların içerisinde ki canavarı uyandıracağının farkında değildir. Ailesinden ona yadiğar kalan öfke sonunu yavaş yavaş hazırlamaktadır. #trajik bir o kadar da gerçek hayatta olabilecek bir #hikaye #uzunzamanönce .
