Ahfeş'in Keçisi
ahfeş, arap gramerinin en büyük âlimlerinden üç ayrı kişinin adıdır: ebül-hasan sait b. mesade, ebül-hattab abdülhamit ve ali b. süleyman. bunların her üçü de yaptıkları çalışmalarıyla arapçaya büyük hizmetlerde bulunmuşlar, ancak içlerinden birinin adı, bu çal-ışmalarından dolayı değil; çalışma sisteminden dolayı ibretle anıla gelmiştir. ahfeş
Kitabın 6.Bölümü
Merano, 2 Haziran 1920, Çarşamba
İki mektubunuz birden geldi öğleyin, okumak için değil bu mektuplar; insan yüzünü bunlara gömsün, sonra da aklını kaçırsın diye insanın önüne serilmek için. Ama iyi bir şey de olabiliyor bu; insan aklının bir kısmını yitirdiyse, geri kalanını mümkün olan en uzun süre boyunca bir arada tutar. İşte bu yüzden benim otuz sekiz Yahudi yılım, sizin
Sayfa 48 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Şimdi oğullarım; siz bu bahçıvanı maddi ölçülerle tanımak istiyorsanız; yanılgıya düşersiniz. Oysa Allah tek, eşsiz ve maddi olmayan bir varlıktır. Maddi sınırlar içinde düşünülemez, anlaşılamaz, biçimlendirilemez. Ona inanır, güvenirsiniz. Bu bir iman meselesidir.” “İyi de ba.. Ihım, Derviş Yunus!.. Benim varlığım madde iken ve duyularım bile maddeye yönelik iken onu maddenin imkanlarıyla bilmek, tanımak istemem neden yersiz olsun?” “Hayır, yersiz değil, bilakis doğru bir arayış oğul!.. Lakin sen onun her yerde ve her şeyde hazır olduğunu fark etmekle yetinmiyor, bir de madde gözüyle görmekistiyorsun. O senin gördüğün her şeyde vardır; bir yaratıcı olarak, bir düzenleyici ve hayat verici olarak. Çünkü o öncesiz ve sonrasızdır; değişmez ve dönüşmezdir; her şeye gücü yeten ve her şeyi bilendir.” “Şu anda benim neyi merak ettiğimi de bilir mi?” “Elbette bilir.”  “O halde neden merakımı gidermez ba..?” İkinci hecesini yutmuş olsa da “baba” kelimesi herhalde hiç kimseye o anda bana göründüğü kadar sevimli gelmemiştir. Çünkü ikinci kez aynı hecede takılıp kalıyordu. İçime bir ferahlık yayıldı. Oğlumun inadından geçip beni kabullendiğini düşündüm. Allah’ı kabullenmesi artık daha kolay olurdu. Sesimi şefkatle yoğurup anlattım: “O merakı giderecek olan sensin oğlum. Zaman ve mekanı değerlendirerek, sebeplere ve sonuçlara bakarak... Hislere, tecrübelere ve duygulara bakarak... O merak ancak sevgiyle giderilir.
İSLAM'IN ANLAMI
Her din ismini, ya kurucusunun yahut da hangi millet, hangi kavim içinde çıkmış ise o milletin, o kavmin isminden alır. Örneğin; Hristiyanlık, adını Hz İsa (as)'nın Hristiyan dininde karşılığı olan Hristos'tan; Budizm, kurucusu Gotoma Buda'dan; Zerdüştlük, kurucusu Zerdüşt'ten; Yudaizm "yani Yahudilik", ismini dinin ilk ortaya çıktığı yerdeki kabilenin adı olan Yuda'dan almışlardır. İslamiyet dini dışındaki diğer tüm dinlerde durum hep aynıdır. İslam dini ise belirli şahıs ve kabilelere bu şekilde ayrıcalık tanımaması dolayısıyla, benzersiz üstünlüğün derecesine varmış bulunmaktadır. "İslam” kelimesi belirli şahıs, kavim veya milletin malı olmadığından bu gibi şeylerle ilişkilendirilemez. İslam, ne beşeri bir zihniyetin mahsulüdür; ne de belirli bir millete mal edilebilir. Beynelmilel bir din olup, gayesi İslam'ın hal ve hususiyetlerini insanda meydana getirmektir. Bununla birlikte "İslam", nitelikli bir unvandır. Bu niteliğe sahip olan herkes; hangi ırka, hangi kavme, hangi toplumsal gruba mensup olursa olsun Müslüman sayılır. Kur'an-ı Kerim'e göre: Her devirde, her kavimde ve her türlü halk arasında bu niteliğe sahip salih insanlar bulunagelmiştir. Onların hepsi Müslüman idiler.
Sayfa 9 - Düşün yayıncılıkKitabı yarım bıraktı
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
9. BÖLÜM SONSUZ SABIR Bir zamanlar cennet meyvesini işitmiş olan bir kadın vardı. Ona tamah etti. Adına Sabar diyeceğimiz bir dervişe sordu, “Bu meyveyi nasıl bulabilirim ki böylece mevcut bilgiye erebileyim? “Sana verebileceğim en iyi tavsiye benimle çalışman olur,” dedi derviş. “Fakat böyle yapmazsan, kararlı bir şekilde ve bazen yerinde
Reklam
Bu güzel metaforların şifresini kendi başına çöz; derinlemesine düşün onlar hakkında. Bu yüzden hikayeler üzerinden konuşuyorum. Onlar üzerinden hiç kimse konuşmamıştı. Niçin ben bu küçük hikayeler üzerinden konuşuyorum? -sadece nasıl düşüneceğine dair sana birkaç ipucu vermek için. Bunlar bu hikayeler üzerine yapılan yorumlar değiller; ben bir
Siyaset dünyası temelde içgüdüsel seviyededir. Orman yasalarına aittir: Güçlü olan haklıdır. Politikaya ilgi duyan insanlar da en vasat olanlardır. Siyasetin sadece tek bir özelliğe ihtiyacı vardır. Bu da çok derin bir aşağılık duygusu. Politika neredeyse tek bir matematiksel formüle indirgenebilir: Politika güç arzusudur. Friedrich Nietzsche,
“Eskimolarda kar anlamına gelen 90 kelime vardır. Araplarda en az 60 kelime aşk anlamına gelir.” Afrikalıların ağaç anlamına gelen öyle çok kelimesi var ki sayısı yapraklarla ölçülmez, aynı şeyi su için de söyleyebiliriz de söylemeyiz: Bir de yokluğa özlem var. Yokluk, bir rüzgar bulur  bulmaz kendine yapraklarını görmeye giden bir
632 öğeden 621 ile 630 arasındakiler gösteriliyor.