Brooklyn Çılgınlıkları
Nasılsın? İyiyim, ya sen? Birçoğumuz gün içerisinde böylesine bir diyaloğa kaç kez şahit oluyoruz? Peki, hangimiz bu cevap yerine, o an hissettiklerimizi söyleyebiliyoruz? Çünkü, biliyoruz ki karşımızdaki insanın da duymak istediği cevap bu. Oturup saatlerce ne siz derdinizi anlatmak istersiniz, ne de karşınızdakinin sizi dinleyecek zamanı
Kitap okumak kişiyi yalnızlaştırır derler. Kısmen doğrudur, insanlardan uzaklaşır doğaya yakınlaşırsınız okudukça. Ama yine de anlatılmak isteneni tam olarak ifade eden kavramı karşılamıyor yalnızlaşmak kelimesi. Çünkü tüm insanlardan soyutlanmak değil yaşadığımız durum. Zamanımızı çalan insanlardan uzaklaşırız okudukça. Daha doğru kararlar vermemize, boşla doluyu ayırt etmemize sebep olur her kitap. Boşlukları doldurma işlemi diyebiliriz hatta buna! Yani; zamanımızı çalanlardan uzaklaşırken zamanımızı uzatan insanlara yakınlaşırız, doğa gibi bize huzur verenleri ayırt ederiz insanların içinde ve onlarla derin bir bağ kurarız. Sağlam, kopmayan, anlayan, anlamlanan, yargısız dostlar ediniriz! Yaşamımızın doğal eliminasyonudur okurluk... Okumanın tam olarak yalnızlaşmak olduğunu düşünmüyorum işte tam da bu sebeplerden ama yalınlaşmak olduğuna eminim! Ve yalınlığın da; hayattaki en aklı başında varoluş biçimi olduğuna...
Reklam
Bu koşu ‘Uğur’ getirmez! Son zamanların en çok satanlar listesinin başında Uğur Koşar’ın kitapları geliyor. Kendini “modern çağın aydınlanmış bilgesi(!)” olarak tanımlayan Uğur Koşar, Yaratan’ın kendisine “kendini bulma, izleme, derin bakma rahmeti verdiği”ni iddia ediyor. Sıklıkla bizim ‘az’, batı toplumlarının ise daha ‘çok’ okuduğundan söz
Geri187
878 öğeden 871 ile 878 arasındakiler gösteriliyor.