Görüntüyü bozan aynalar labirentinde yaşıyordum sürekli. Başlangıçta görüntüme ait net bir anım vardı ama zamanla kendime ait her türlü gerçekliği yitirmeye başladım...
“Her melek korkunçtur. Yine de, eyvah, sizleri şakıyorum, nerdeyse öldürücü kuşları ruhun, bilerek sizleri. Hani Tobias’ın yaşadığı çağ? Işıyanlardan biri durmuştu gösterişsiz kapısında evin, yol için kılık değiştirmiş biraz, korkunçluğu gitmiş bile; "
İş BankasıKitabı okudu
Reklam
İkiyüzlülük, gerçeği arayan kişinin yüzüne atılabilecek zehirlerin en korkuncudur.
“İnsan hayatta kaç kez ölebilir? Bir kere mi, defalarca mı?” Ve bu soru, en can alıcı soruya bağlıydı. Bu dünyaya gelmeden önce neredeydim? Neredeydim, kimdim, nasıldım?
Doğan her bebek Atlas’ın omuzlarıyla gelir bu dünyaya. Tek fark onun sırtında Dünya’yı değil sayfalarca öyküyü taşımasıdır; Tarih’in öyküsü yüzündendir ki bakışları ilk günlerde çok yorgun, çok uzak görünür.
Ahlakçılıktan benim gibi tiksiniyordu, benim gibi sadece âdettendir, diye sevme zorunluluğundan nefret ediyordu. Bir ilişki kurmayı gerektiren neden akrabalık değil, daha derin bir şeyler olmalıydı.
Reklam
765 öğeden 631 ile 640 arasındakiler gösteriliyor.