Yavaş yavaş, neyin doğru olduğu, neyin olmadığı konusundaki gerçeklik benim zihnimde
de karışmaya başladı. Kimdim ben, çevremde neler oluyordu? Artık bunlara yanıt
bulamıyordum.
Çok az şey, beni yeni doğmuş bebekler kadar büyüleyebilir. Onlardan birini her gördüğümde dikkatle bakmaktan ve, “Sen kimsin? Nereden geliyorsun? Henüz görmeyen o gözlerin hangi esrarı gizliyor?” diye sormaktan kendimi alıkoyamam.
Yaşamak, daimi bir dönüşüm yürüyüşüdür; bu da insan olmanın işaretidir. Hayvanlar masum bir döngü içine gömülmüştür, oysa bizler hep daha ileri gitmeye, hatalarımızı ve kusurlarımızı anlamaya, onları meziyete dönüştürmeye koşullanmışızdır.