Büyük hayatı olduğu halde başarılı olmayan insanlar olduğu gibi, küçük hayatlarında çok başarılı işler yapan insanlar da vardır.
Erzincan'da 20 çalışanıyla yılda 20 bin dolar kâr eden bir şirket başarılıdır ama ulusal ölçekte bakıldığında büyük değildir. İstanbul'daki 2.000 çalışanı olan ama 20 milyon dolar zarar eden bir şirket büyüktür ama başarılı değildir.
Başarının büyüklüğü de önemli bir noktadır. Başarının büyüklüğü baz alınan ölçeğe göre değişir. Türkiye içinde birinci ligde en büyük olanlar, dünyanın ikinci liginde yer alabilirler. Ebatlarına göre küçük boy başarı, orta boy başarı ve büyük boy başarı vardır.
Tüm insanlık için tüm zamanlarda geçerli olabilecek bireysel bir başarı tanımı Amerikalı yazar Emerson'a aittir:
"Başarı, çok ve sık gülmek; çocukların sevgisini ve akıllı insanların saygısını kazanmak; içtenlikli eleştirilerin kıymetini anlamak ve kötü arkadaşların yoldan çıkarma girişimlerine dayanabilmek; güzeli anlamak; başkalarında en iyiyi bulmak; sağlıklı bir çocukla, güzel bir bahçe ya da saygın bir sosyal durumla biraz daha iyi bir dünya bırakabilmek; hatta bir tek kişi bile olsa, binlerinin siz yaşadığınız için daha rahat nefes aldığını bilmektir."
Hayat tercihimiz hamburger tercihimize benzer. Bazı insanlar büyük boy, bazıları orta boy, bazıları küçük boy hayat ister.
Kişilerin başarı tanımı, kendisine layık gördüğü hayatın büyüklüğüne göre değişir. Çoğunluk orta kararadır ve orta sınıf hayatı sever. Bu gruptakiler, "Hayatını yüksekte kurma yel götürür, alçakta kurma sel götürür," felsefesine inanırlar. Bazıları en dipte kaybeden insan olarak yaşamayı seçer. Bazı insanlar ise büyük adam olma güdüsüyle doğar. Bunlar zirvede yaşarlar ya da kendilerini yaşamış saymazlar.
Toplumdaki üst, orta ve alt sınıflar da böyle oluşur. Sınıf atlamanın en şık yolu başarılı olmaktır. Doğduğunuz sınıf ne kadar şanslı olduğunuzu, öldüğünüz sınıf ne kadar başarılı olduğunuzu gösterir!
Büyük adam olmak ile başarılı adam olmak aynı şey değildir. Büyük yaşamak, kendi hayatından taşıp milyonlarca insanın hayatını etkilemek, çok sayıda insanın olmak istediği ama az sayıda insanın ulaşabildiği bir yüksekliğe çıkmaktır. Büyük adam olmak herkese açık bir pozisyon değildir. Oysa başarılı olmanın kapıları herkese açıktır. Herkes başbakan olamaz ama herkes işini daha iyi yapan, kendi kendine yetebilen, çevresindekileri kalkındırabilen biri olabilir. İşini iyi yapan bir çöpçü, başarılı bir küçük adam olsa da, insanlık için değeri, işini kötü yapan bir krala denktir.
Zeynep iki parmağının arasında tuttuğu sigarayı yakıp etrafına bakınarak dumanı içine çekti. Etraf karanlık ve sessizdi. Ayrıca hava oldukça soğuktu ve yağmur hafifçe çiselemeye devam ediyordu. Bir süre sonra
çalıların ve ağaç kaidelerinin arasında hareket eden bir şey gördüğünü sanarak kendi kendine alçak sesle şöyle
mırıldandı:
"Bu da ne
Her şey her şeyin izinde ya da kaybında. Bir iz süreyim, bir yer tayin edeyim, bir bileyim, bir kere olsun bileyim istiyorum, kimse yokken arıyorum, bakıyorum, bir rabıta, bir ayak sesi, kendi hayatıma ait bir iz, bulamıyorum.
-
Menekşe, bir hayalkırıklığı oldu benim için. Bir kitabı yarıda bırakma âdetim olsaydı eğer çoktan okumayı bırakırdım. Yine de kitapların hatırını gözettim. İçerik olarak o kadar bayağı ki bilemedim. Acaba bu öyküyü sevebilen birisi var mıdır?
Şu ana karakter beni aşırı sinirlendirdi. Evli ve bir kız çocuğu babası olan Bülent bey bir yazar. Kitapta kendisinin birçok edebi açıklamalarını okuyoruz. Bu sözde koca müsveddesi, hem eşini aynı anda birden çok kişiyle aldatıyor hem de eşine karşı bir vefa ve sadakat beslediğini söylüyor. Yahu bu delinin zoru ne? Ya boşan ya aldatma ey rezil herif!
Beyimiz kendisini kimseciklere yakıştıramıyor ama bir bakıyoruz ki yolda tesadüf ettiği her kadınla, düşüncesinde eşini aldatıyor. Şıpsevdi!
Ay bir de bu yaptıklarına aşk kılıfı giydirmiyor mu tam rezalet. Bir karakter ancak bu kadar sevilmezdi benim tarafımdan.
Ay hiç sevemedim, hiç. Kimseler de okumasın bir şey kaybedilmez.
Gözlerim görmez, kulaklarım duymaz, ağzım laf yapmazken nereden hak ettim seni
Bazı şeyleri birden hak ediyorsunuz, hiçbir şeyi hak edememiş, kanırtmış biri olarak hak etmeyi sindirmeye çalışıyorum
Hiçbir zaman bir yerdeki en güzel kadın olamamış biri olarak, bu yerdeki en güzel kadın oldum
Bunu oldurduğun ve oldurmaya çalıştığın diğer her şey için teşekkür de edemiyorum, sana teşekkür edilmez sana bakılır
Sana yettirilmez, sen zaten istemezsin biz istemeyerek kavuşuruz
Dünya kadar eksiğim vardır sen onları görmezsin, ellerimi görürsün, oldurmaya çalışıyorlardır sana yeterdir olmasa da olurdur
Onu unutursun bunu unutursun en önemli her şeyi unutmaman gerekirken bazen unutursun ama insansındır, kavgan vardır
Kavganı ve beni, beni kavgana dahil ettiğini unutmazsın
Çiçeklerin arasından geçerken çiçekleri görürsün, benim gördüğümü bilirsin
"Ellerimi tutuşunla bitecek tüm dertlerim" hayır bitmeyeceğini bilirsin ama tutarsın
Sonra inanır mısın bilmem ama biter
İnanırsın biliyorum çünkü sen inanmanın en saf halisin
Elimden alınan şeyleri avcuma bırakırsın, ne güzel bıraktın diyeyim diye değil sadece bırakırsın
Elimden alınanlar elimden alınmamış olur, sen beni hazine sanarsın bomboşumdur, doldurursun ben doluydum sanarsın
Bir elin verdiğini diğer elin bilmez, bu ne ayettir ne bir şey, bunu sen hiçbir yerden öğrenmemişsindir
Artık ne mutlu ne de mutsuzum.
Her şey geçip gidiyor.
Bu zamana kadar yaşadığım, soğuk bir cehennemi andıran sözde "insan'' dünyasında tek gerçek şey bu.
Her şey geçip gidiyor.
Biz bu dünyaya sadece "iyi hissetmek" için gelmedik aksine ne olursa olsun "iyice hissetmek" için geldik. İster olumlu ister olumsuz olsun, tüm duygular hayatın vazgeçilmezleridir ve olumsuz olanları oluşturan her şey, bizi eninde sonunda kendine esir eder.
“Ama şu anda hiçbir şeyim yok.”
“Hiçbir şey her şey demektir! Güçlenmek istiyorsan, önce köklerini hiçliğin derinlerine gömmeli ve en yalnız yalnızlığınla yüz yüze gelmeyi öğrenmelisin.”