Ya uyumuş ya uyumamıştı ki gene uyandı. İlk an,sanki kendi içinden çıkıp dökülmüş olduğu duygusuna kapıldı. Bir yatakta yatmakta olduğunu fark etti. "Taşımaya gelmez bir halde" diye düşündü. Bir ur. Kendini birdenbire yozlaşmış bir doku gibi algılamaya başladı. Gerçek değildi artık,istediği kadar sakin sakin yatsın şurada,kasıntıdan,öğürtüden başka bir şey değildi; şu yatışı öylesine apaçık,bas bas bağırırcasına belli oluyordu ki bunu,sığınıp kendini benzetebileceği bir görüntü bile kalmıyordu geriye. Şurada nasılsa öyleydi işte,şehvani,ayıp,yersiz,katbekat tiksindirici bir şey; "toprağa gömmeli"diye düşündü Bloch, "yasaklamalı,yok etmeli".
Vücüdunu yokladığı ve her tarafının eline itici geldiği sanısına kapıldı,ama sonra anladı:Kendisini algılayan bilinci o kadar şiddetlenmişti ki bütün vücudunda hissettiği bir dokunuş duygusuna dönüşmüştü;sanki bilinç,sanki düşünceleri kendisine sataşmış,üstüne yürümüş,saldırmışlardı. Savunmasız,kendini savunamayacak bir halde yatıyordu işte;içi iğrenç bir biçimde tersyüz olmuştu: Yadırgarıcı değil,sadece tiksindirici bir başkalıktı. Bir hamlede olmuştu olan,bir hamlede doğallığını kaybetmiş,bağlamından kopmuştu. Yatıyordu işte,olur şey değildi gerçekliği;bir benzetme yoktu artık. Kendinin farkındalığı öyle güçlüydü ki bir ölüm korkusuna kapıldı. Terliyordu. Yere bir para düşüp yatağın altına yuvarlandı,kulak kabarttı: Benzetme? Sonra uyuyakaldı.