Her şey vaktinden önce ya da tam vaktinde
üzülmeye başladığım için, o kaçınılmaz gün
gelip çattığında soğukkanlı bir cerrah gibi
bakıyorum dünyaya : Hadi bir an önce açalım,
söküp atalım acıyı kapatalım yarayı.
Zamanın doğruluğunun gözetildiği yerde hırs ve ihtiras, benliği kemiremez. Her şey vaktinde olur ve olacaktır, vakti geçmişse de artık elden bir şey gelmez. Olan biteni kabullenip yaşamaya devam etmeli, olacaklara ilişkin de bir hırsa kapılmamalıdır. Bu duygular, geç modern dönemin narsistik bireyine karşı daha olgun/kâmil bir şahsiyetin inşasını söz konusu eder. Bu inşada da beklemek fevkalade önemli bir yer tutar. Beklemek, doğru zamana isabet etmek için olmazsa olmazdır.
"Can sıkıntısının kökeninde ya yapmayı ertelediğin bir iş ya da yaşamayı ertelediğin bir duygu vardır. Ruh ve beden, vaktinde alamadığı her şey için alacaklı gibi insanın kapısına çöker..."
Her duanın vaktine esir olduğuna inanıyordu.
Vaktinden önce nasıl ki çiçek açmıyor, güneş doğmuyor, ay batmıyorsa, tıpkı bunlar gibi her şey vaktinde ve doğru zamanda olduğu sürece güzeldi.