Nitekim bizim böyle bir kötülüğü nasıl yapabildiğine akıl sır erdiremediğimiz hemen herkes, yaptıkları kötülüğün iyilik olduğuna son derece kani şekilde yapıyor o kötülüğü. "Evet, Yahudilerin ölmesi onlar açısından bakarsak kötü olabilir. Ama Yahudilerin ölmesi dünyayı daha iyi bir yer haline getirecekse bu ölüm iyi bir şey. 'Büyük iyilikler' için böyle küçük kötülükler her zaman elzemdir." diyor Naziler. Birine kasıtlı olarak kötülük yapan biri, kendi iyiliğini 'greater good' (daha büyük fayda) gördüğü için yaptığı kötülüğün totalde iyi bir şey olduğunu düşünüyor. Konu ister vatan olsun, ister aile/toplum, ister kişisel konular, iyi bir şeyler için birilerinin ya da bir şeylerin 'feda edilmesi' gerektiği düşüncesi, kötülüğün en yaygın kaynağıdır. Anne-babalar da, "Evet, çocuğuma bu yasağı koymak, şuna izin vermemek vs bana da çok ağır geliyor. Ama çocuğumun iyiliği için bunu yapmak zorunday/d/ım." derken aynı kaynaktan besleniyorlar.
Sayfa 241·Kitabı okuyor
“Burada, bıyıklarını makasla kırptı diye nice fikir ve ümit dolu Türk gencinin kafası taş altında ezildi. Burada, yüzü düşmana dönük, nice vatan mücahitleri savundukları kimselerin eliyle arkadan vuruldu. Burada, milli timsalin, milli bağımsızlık sembolünün yolu kaç defa kesildi ve kaç defa oturduğu şehrin etrafı isyan silahlarıyla çevrildi. Burada, ben, vatan delisi millet divanesi; burada, ben harp malulü Ahmet Celal yapayalnızım. Bunun nedeni, Türk aydını, gene sensin! Bu viran ülke ve yoksul insan kitlesi için ne yaptın? Yıllarca, yüzyıllarca onun kanını emdikten ve onu bir posa halinde katı toprak üstüne attıktan sonra, şimdi de gelip ondan tiksinmek hakkını kendinde buluyorsun. Anadolu halkının bir ruhu vardı, nüfuz edemedin. Bir kafası vardı; aydınlatamadın. Bir vücudu vardı; besleyemedin. Üstünde yaşadığı bir toprak vardı! İşletemedin. Onu, hayvani duyguların, cehaletin, yoksulluğun ve kıtlığın elinde bıraktın. O, katı toprakla kuru göğün arasında bir yabani ot gibi biti. Şimdi, elinde orak, buraya hasada gelmişsin. Ne ektin ki, ne biçeceksin? Bu ısırganları, bu kuru dikenleri mi? Tabii ayaklarına batacak. İşte, her yanın yarılmış bir halde kanıyor ve sen, acıdan yüzünü buruşturuyorsun. Öfkeden yumruklarını sıkıyorsun. Sana ıstırap veren bu şey, senin kendi eserindir, senin kendi eserindir.”
Reklam
Biraz sevilsem geçecekti.
336 syf.
·
Puan vermedi
Vatan, Millet, Samatya — Seray Şahiner Selam herkeseee:))
Vatan Millet Samatya
Vatan Millet SamatyaSeray Şahiner · Doğan Kitap · 2025486 okunma
Bence bir kitap demek bir defa okumak için yazılan bir şey değildir. Bazı tanıdıklarım haftada üç dört tane okuyorlar. Onlara hayret ediyorum. Kitap. Nasıl diyeyim... İçinde yaşadığımız ev gibi olmalı, vatan gibi olmalı, ona alışmalıyız, bağlanmalıyız, köşesini bucağını gayet iyi tanımalıyız, her noktasına hatıralarımız karışmalı. Değil mi? Bir musiki parçası gibi... Her vakit başka eserler okuyanlar, iki üç günde bir dostlarını, evlerini, vatanlarını değiştiren insanlara benzemezler mi?
Sayfa 24
496 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
BİR KIBRIS ROMANI - BELKİ Yazar: @semasoykan
Belki
BelkiSema Soykan · Doğan Kitap · 202524 okunma
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.