Siyaseti yalnızca ikincil veya aşağılık bir faaliyet olarak görmek yanlış olur. Tabii ki doğru olan bunun tam tersidir: Ortak yaşam, ortak kader, ortak çatışmalarla uğraşmak, her insanın temel görevidir ve kimse bundan muaf tutulamaz. Meydanı ırkçılara, faşistlere, demogoglara mı bırakacaksın? Senin adına karar almayı bürokratlara mı bırakacaksın? Kendilerine benzeyen bir toplumu sana kabul ettirmeleri için teknokratlara veya kariyer meraklılarına mı göz yumacaksın? O zaman ne hakla, yolunda gitmeyen şeyler için şikayetçi olacaksın? Onları engellemek için hiçbir şey yapmazsan, vasatın ya da en kötünün suç ortağı olmayacak mısın?
Huzur buluyorum bu büyük düzende.
Kocadım.
Yine de neşeleniyorum ansızın
yükseldiğinde sessizce sis, sabah ışıltısı karıştığında hiç yaratılmamış şeylerin arasında .
Güzelliği görüntü sandığımızda
atlamış oluyoruz ocakta ışıldayan ateşin sıcaklığını,
dalgaların zarafetine daldığımızda
unutuyoruz bir lütuf olduğunu suyun
susamışlara.
Görünmezdir bir yarım kendime,
içimdeki, her eye bir örtüdür tenim.
Gözlerim yıldızları görür de göremez zihnimi.
Düşündükçe daha da yabancılaşırım kendime.
lçgörü içimin yarı körü:
Sınırlanmış dış görünümlerle.
Nerededir benin özü?
Neler var içimde
görülmemiş, söylenmemiş?