îslâmiyette, Allah’ın yarattıklarına faydalı olan her şey, her hareket ibâdet; zararlı olan her davranış ise mâsıyettir, suçtur. Bizde bu husus çok kerre yanlış anlaşılır. İbâdet de yince bâtınınıza sadece namaz, oruç... gribi birkaç şey gelir. Bu çok hatâlı bir anlayıştır. Yokluk ve darlık içinde bulunan bir kimseyi o durumdan kurtanvermek, yerine göre ibâdetlerin en büyüğüdür. Komşusunun sıkıntı içinde bulunduğunu bildiği halde onun bu ızdırabım giderme yolunda hiç bir meyü göster memek ise, mâsıyetlerin en büyüğüdür.
Kalp ya da eskilerin deyimiyle gönül; içerisinde insanın duygu geçmişini saklayan bir veri haznesini barındırır. Bu nedenle kalbin içi kodlanmış duygularla hafızaya kazınmış bir veri bankasını andırır. Acısı tarif edilemeyen yıpratıcı anılar kolay unutulurken, mutluluk zamanları hafızadan silinen alanların oluşturduğu boşluğa doldurulur. Yani
Sana bakıyorum
aramızda durduğuna karar verdiğin
uçurumun karşı kıyısından, ödüm patlıyor
nasıl acımasız, nasıl hızla, yatağını aşındırarak
geçtiğini görünce yılların. Aramıza
miller girmiş. Dibi görünmüyor gediğin.
Saman Sarısı
Seher vaktı habersizce girdi gara ekspres
kar içindeydi
ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım
peronda benden başka da kimseler yoktu
durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri
perdesi aralıktı
genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada
saçları saman sarısı kirpikleri mavi
kırmızı dolgun duduklarıysa şımarık ve