İşte o zaman, Amerika'da bir filmin sonunu asla söylememen gerektiğini, karşındakinin buna fena halde bozulduğunu ve 'sonunu mahvettiğin' için seni özür dileyecek hale getirdiğini öğrendim.
Afganistan'da, sonu bir filmin her şeyi demekti. Hasan'la Zainab Sineması'nda bir Hint filminden çıktığımızda Ali, Rahim Han, Baba ya da Baba'nın bitmek bilmez arkadaşları (eve girip çıkan kuzenler, akrabalar) bir tek şey sorardı: Kız filmin sonunda mutlu oldu mu? Esas oğlan hayallerine kavuştu mu? Yoksa sonu acı mı bitti?
Tek bilmek istedikleri, sonunun mutlu gelip gelmediğiydi. Bugün biri bana Hasan, Sohrab ve benim öykümün mutlu bitip bitmediğini sorsa, onu nasıl yanıtlayacağımı bilemem.