Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek ke­derin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan umuttan sevinçten ne anlar? Göğü görmeden, denizi görmeden ma­viyi anlamaya benzemez mi bu? Bir güz düşünün ki Ömür Hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış, böyle bir güzün hüznü hüzün müdür? Başlamanın bir anlamı varsa bitişi göze almak, bitişin bir anlamı varsa başlangıcı olmak değil midir? Yaşamı düz bir çizgide tutmak tükenmektir. Yaşamak zorun­da olduğumuz şunca yılı aykırı uçlar arasında gezdirip geçir­medikçe, alışkanlıkların sınırlarını aşmadıkça zaman zaman, yaşamak nasıl yenilik olur tükenmek değil de?
Sayfa 79 - Ömür Hanım'la Güz KonuşmalarıKitabı okudu
UNUTMAK: İnsan her gün gördüğü yüzler arasından bir yüzü seçip unutmak isterse, bir varlığın, içine işleyen duygusundan sıyrılmaya çalışırsa başarısızlığa uğrar, o yüzü ve o varlığı çevreleyen her şeyi, sesinin ulaştığı, titreştiği genişliği, bakışlarının derinliğini, gezip dolaştığı yerleri, gidebileceği uzaklıkları, sığdığı ve taştığı her şeyi unutması gerekir.Unutmak, insan için, bütün bir zamanı unutmakla olanaklıdır. Bir bakışı unutmak istediğimizde, büyük bir yitimi göze almak zorundayız. Ancak böyle bir yitimin neden olacağı yıkımın altından kalkabilirse, insanın yeni bir yaşamı olabilir, ve insan bu yeni yaşamına derin bir bilgiyle, kaybın bilgisiyle sahip olur. “
Sayfa 95
Reklam
Görsel İdrakin Egemenliğinin Yol Açtığı Üç Hastalık
Görsel idrakin egemenliği, insanlığı, bağımlılık derecesinde üç hastalıkla karşı karşıya bırakıyor. Asrın Gazâlî’si olarak adlandırılan Faslı büyük âlim ve filozof Taha Abdurrahman’ın kavramlarını kullanacak olursak, bu üç hastalık; teferrüç,tecessüs ve tekeşşüf hastalığıdır.Teferrüç; bakma, izleme ve seyretme bağımlılığıdır. Her şeyi bir surete
İlk başta tek bir cinsiyet vardı, Grekler böyle der, erkek cinsiyeti. Erkek mükemmel donatılmıştı , böylece Tanrıların şeref kaynağı oldu, öyle mükemmel donatılmıştı ki, Tanrıla­rın başına da, tüm gücünü şairane yapıtlara harcayarak tü­ketmiş bir şairin bazen başına gelen şey geldi, insanoğluna gıpta ettiler. Evet, daha da beteri, ondan korku
İnsan her gün gördüğü yüzler arasında bir yüzü seçip unutmak isterse, bir varlığın, içine işleyen duygusundan sıyrılmaya çalışırsa başarısızlığa uğrar, o yüzü ve o varlığı çevreleyen her şeyi, sesinin ulaştığı, titreştiği genişliği, bakışlarının derinliğini, gezip dolaştığı yerleri, gidebileceği uzaklıkları, sığdığı ve taştığı her şeyi unutması gerekir. Unutmak, insan için, bütün bir zamanı unutmakla olanaklıdır. Bir bakışı unutmak istediğimizde, büyük bir yitimi göze almak zorundayız. Ancak böyle bir yitimin neden olacağı yıkımın altından kalkabilirse, insanın yeni bir yaşamı olabilir, ve insan bu yeni yaşamına çok derin bir bilgiyle, kaybın bilgisiyle sahip olur.
Sayfa 95 - Can YayınlarıKitabı okudu
Makul olmayan inançlar Varsayım 1 Bir yetişkinin Ailesi Arkadaşları çevresi ve tüm tanıyanlar tarafından sevilmesi ve kabul görmesi gerekir birçok insanın peşinde koştuğu bu hayal ne yazık ki mümkün değildir Varsayım 2 üzerinize aldığınız bütün işlerde mutlaka o işi en iyi bilen kusursuz yapan ve her zaman en mükemmel kişi olmanız gerekir böyle
Reklam
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
Sufiler bu hikayede Allah'ın cennetini değil, kendini istemek gerektiğinin anlatıldığını söylerler. Cennete ulaşmak için ya da cehennemden kaçmak için değil, hakikate ulaşmak için çabalamalı insan. Bir ödül uğruna veya bir cezadan sakınmak adına iyi olmaya çalışmakla, koşulsuz hakikatin peşinde olmak ve bu uğurda her şeyi göze almak aynı olur mu hiç?
Sayfa 115Kitabı okudu
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI ...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan.
Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan; mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar? Göğü görmeden, denizi görmeden maviyi anlamaya benzemez mi bu? Bir güz düşünün ki Ömür Hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış, böyle bir güzün hüznü hüzün müdür? Başlamanın bir anlamı varsa bitişi göze almak, bitişin bir anlamı varsa başlangıcı olmak değil midir? Yaşamı düz bir çizgide tutmak tükenmektir. Yaşamak zorunda olduğumuz şunca yılı aykırı uçlar arasında gezdirip geçirmedikçe, alışkanlıkların sınırlarını aşmadıkça zaman zaman, yaşamak nasıl yenilik olur tükenmek değil de?
Sayfa 69 - Kanguru YayınlarıKitabı okudu
Reklam
" Biliniz ki sabrı, tahammülü fazla olan adam mutlaka işin neticesinde dünyayı hayrette bırakacak kadar şiddetli bir şeyi göze almak için cesaret toplamak üzere bu sabırda, bu tahammülde bulunur. İlk gördüğü hâl üzerine hemen hiddetleniveren adamlardan hiç korkmayın. Zira onlar her gördükleri hâl üzerine bir kere hiddetlenir, daha sonra öfkesine hâkim olur , gözlemlenen duruma yavaş yavaş uyum sağlar ve işin sonunda yenilir, boyunlarını büküp savuşmaya kadar varırlar.
Bir yandan zenginlere hizmet edip diğer yandan bütün yoksulları daha da çaresiz kılarak da iktidarlarını korudular. Kimi zaman kitleleri büyük yalanlarla kandırarak, çoğunlukla da hileyle, hurdayla elde edilmiş iktidarlar, sistemi ayakta tutmanın her yoluna başvurdu... Diğer yandan da bırakın hesap sormayı, soru sormayı ve hakikati tümden yasakladılar... Hayır, doğru söyleyeni dokuz köyden kovmadılar, doğrudan hapse tıktılar. Çünkü doğru söylemek iktidara meydan okumak, yani her şeyi göze almak demekti... Ve nihayetinde yine, yeniden kitleler, kendini soğana, patatese, patlıcana, domatese muhtaç bırakanı seçti.
Esirlerin salıverilmesinden sonra Tiflis'te çıkan Kafkas adlı ga­zetede, avulda geçirdikleri esaret günlerinin hikayesi yayınlan­dı. Gazetenin yazdığına göre "ilk akşam, tanışmayla geçti." Bu denli dehşet verici bir akşamı, sosyal kaynaşma çağrışımı yapan bir ifadeyle tarif etmeleri ilginç. Fakat Şamil, daha ilk günden esirlere
Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan umuttan sevinçten ne anlar? Göğü görmeden, denizi görmeden maviyi anlamaya benzemez mi bu? Bir güz düşünün ki Ömür Hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış, böyle bir güzün hüznü hüzün müdür? Başlamanın bir anlamı varsa bitişi göze almak, bitişin bir anlamı varsa başlangıcı olmak değil midir?
655 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.