Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Eğer içinde hâlâ bir parça sağduyu kalmışsa, tek yapabileceği yol gösterenleri ve akıl hocaları her ne kadar mahvetmiş olursa olsun, yine de ona bir şekilde büyüleyiciymiş gibi gelen çocukluğuna dönüp bakmaktır. Oradayken, bilinen tüm sınırlamaların yokluğu aynı anda yaşanan birkaç hayatın bakış açısına sahip olmasına olanak tanır; bu yanılsama içinde iyice kök salar ve artık tek ilgilendiği her şeyin faniliği, aşırı derecede kolay oluşudur.
Başka türlüsü mümkün değil; asılıp çekiştirdiğimiz, bir ucundan yapıştığımız her şeyin sadece kederini ve pişmanlığını taşıyabiliriz. Gecesi olmayan bir sabahı, yağmuru olmayan bir güneşi kimse nasıl özlemezse bitişi olmayan, faniliği hissedemediğimiz bir hayatı da kıymetli bulmayız.
Sayfa 195Kitabı okudu
Reklam
Düşünürüm, her şeyin büyüyüp gelişmesi Kısacık bir an için kıvama varır ancak, Ne oyunlar sunarsa koca dünya sahnesi Son söz yıldızlardaki gizli güçte olacak; Görürüm de bitkiler gibi büyür insanlar, Aynı gök önce okşar, sonra sarsar onları, Özsuyla fışkıranlar gitgide düşüp solar. Artık anılmaz olur dinç yağız zamanları: Faniliği düşünmek, gerçek gibi bir düşle, Seni gösterir bana görkeminde gençliğin, Yıkıcı Zaman, cenge tutuşur çürüyüşle Senin gençlik gününü şom gece yapmak için;
Yaşamda öyle anlar vardır ki insan her şeyi Tanrı’yla ilişkilendirir. Aşağısı kurtarmaz. Yine de bazen Tanrı diye bir şeyin olmadığı korkusu yakalar insanı ve her şeyi onunla ilişkilendirmek böylece yararsız görünmeye başlar. Temel ilkenin bu faniliği, -mantıken saçma olsa bile yine de bilinç düzleminde geçerlidir- insana tuhaf bir korku salar. Tanrı acaba ruhun bir modası olabilir mi, tarihin gelip geçici bir tutkusu?
..faniliği ruhunun en ücra hücrelerinde hissetmeyen bir insan, kendisini nasıl dindar olarak tanımlayabilir? Güzelliği baş tacı etmeyen, insan ilişkilerinde ve kâinatta her dem güzelliğin peşi sıra koşmayan, hayatı bir huşu ve haşyet duygusuyla taçlandırmayan kişi, bize dindarlığının alameti olarak neyi gösterebilir?
Sayfa 137Kitabı okudu
Hayattaki -demek istediğim, gerçek hayattaki- en kırılgan şeylere dair inanç öylesine güçlüdür ki, en sonunda bu inanç kaybolup gider. Her geçen gün kaderinden daha çok hoşnutsuz olan müzmin hayalperest insanoğlu kullanmaya yöneltildiği nesneleri, kayıtsızlığının yoluna çıkardığı veya en azından şansını (ya da şans dediği şeyi!) denemeyi reddetmeyip çalışmayı kabul ettiğinden, hemen hemen her zaman kendi çabalarıyla kazandığı nesnelere değer biçme sıkıntısını yaşar. Bu noktada, kendisini son derece alçakgönüllü hisseder: Ne gibi kadınlara sahip olduğunu, ne aptalca ilişkilere karıştığını bilir; yoksulluğu veya zenginliği onu etkilemez, bu anlamda o hâlâ yeni doğmuş bir bebektir ve vicdanının onayına gelince, size onsuz da gayet iyi idare ettiğini itiraf edebilirim. Eğer içinde hâlâ bir parça sağduyu kalmışsa, tek yapabileceği yol gösterenleri ve akıl hocaları her ne kadar mahvetmiş olursa olsun, yine de ona bir şekilde büyüleyiciymiş gibi gelen çocukluğuna dönüp bakmaktır. Oradayken, bilinen tüm sınırlamaların yokluğu aynı anda yaşanan birkaç hayatın bakış açısına sahip olmasına olanak tanır; bu yanılsama içinde iyice kök salar ve artık tek ilgilendiği her şeyin faniliği, aşırı derecede kolay oluşudur. Çocuklar her güne dünyada hiçbir endişeleri olmadan başlarlar. Her şey yakında, ellerinin altındadır, en kötü maddi koşullar bile güzeldir. Ormanlar ya beyaz ya siyahtır; insan hiç uyumasa da olur.
Reklam
"Dünyanın gelip geçici olduğunu, maddî olan her şeyin zevale doğru yol aldığını, hâsılı kelam, faniliği ruhunun en ücra hücrelerinde hissetmeyen bir insan, kendisini nasıl dindar olarak tanımlayabilir?"
Sayfa 136Kitabı okudu
_Evren’in tümü bir okyanus gibi bir bütündür. Burada en küçük devinim etkisini ne olursa olsun her uzaklığa yayar. _Görünür şeyler görünmez olanın görüntüleridir. Yaratıcı yaratılanlarda bir aynadaki gibi karanlıkça görülebilir _Kötünün azına iyi, iyinin azına kötü karışmıştır. _Limana yanaştığımı sanırken, tekrar denize açılıyordum.
Oysa dindarlığı var kılan şey, bizatihi insanın kendi nefsini ve edimlerini sürekli bir sorgulamaya tabi tutabilmesi, korku ve ümit arasında yaşadığı sürgit gerilimdir. Dünyanın gelip geçici olduğunu, maddi olan her şeyin zevale doğru yol aldığını, faniliği ruhunun en ücra hücrelerinde hissetmeyen bir insan, kendisini nasıl dindar olarak tanımlayabilir?
Sayfa 137Kitabı okudu
Dünyanın gelip geçici olduğunu, maddi olan her şeyin zevale doğru yol aldığını, hasılı kelam, faniliği ruhunun en ücra köşelerinde hissetmeyen bir insan, kendisini nasıl dindar olarak tanımlayabilir?
Reklam
Yapılan her işi ,her davranışı öbür alem ,ahiret alemi terazisinde tartma.Toplumdan ve devletten ,hukuktan ve âdetlerden önce, Allah'tan,öte dünya hesabından çekinme...Sürekli olarak böylesine bir fizik ötesi dünyada yaşamak.Faniliği ,ebedilik çizgileri içinde yorumlamak ve değerlendirmek. Sürekli olarak kozmik bir idrak içinde bulunmak.Ve bu kozmik çerçeveyi sadece bir fizik çerçeve şeklinde değil ,fizik ve metafizik bir çerçeve olarak doğrulamak kalpde.İyi ve kötü fikri , alınyazısının kaynağı,sürekli olarak her an yanılmaz bir yargıdan geçme,her şeyin mutlak'a ve ebediliğe göre ayarlandığı bir alemin kapısı önünde bulunduğunu bilme.Böyle bir uyanıklık içinde olmak. Hesap verme korkusu ve şuuru,ahiret hayatına aday bir hayatı donatım yükümlülüğü bilinci, alınyazısının iradeyi kırmadan hükmünü yürütüşünü ilahi kaynaktan alışının idraki ,iyi ve kötünün bütün nisbiliklerin ötesinde bir temele ve köke bağlı oluşunu unutmayış,insan şahsiyetine ,müslüman şahsiyetine,benim şahsiyetime ölümsüz damgasını vuracaktır.
Birbirine tekrar rastladığın için mutlusun ancak birbirini görmek bir yandan üzüntü de verir çünkü ayrı kalınan zamanda birbirinden uzaklaştığını fark edersin bir de diğerinin yaşlılığında her şeyin faniliği görünür.
“Birbirine tekrar rastladığın için mutlusun, ancak birbirini görmek bir yandan üzüntü de verir, çünkü ayrı kalınan zamanda birbirinden uzaklaştığını fark edersin bir de diğerinin yaşlılığında her şeyin fâniliği görünür.”
90 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.