"Kız çocukları bereketiyle, sevinci, her sıkıntıya çare bulan zekâsıyla gelir dünyamıza. Bu hayatı en zor zamanlarda, yoklukta, kıtlıkta, savaşta ve barışta aslında çekip çeviren hep kadınlardır. Onlar olmasa insan hayatı çoktan bitmiş, türümüz kurumuştu. Bu sebeple doğan her kız çocuğu dünyamıza bir müjdedir."
Sayfa 279 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Değmez bu kadar sıkıntıya. Bu dünya böyle işte. Kabul edeceksin. Çare yok. Her şeyden şüphe edersen cehennem olur bu dünya sana.
Reklam
Kız çocukları bereketiyle, sevinci, her sıkıntıya çare bulan zekasıyla gelir dünyamıza. Bu hayatı en zor zamanlarda, yoklukta, kıtlıkta, savaşta ve barışta aslında çekip çeviren hep kadınlardır. Onlar olmasa insan hayatı çoktan bitmiş, türümüz kurumuştu. Bu sebeple, her doğan kız çocuğu dünyamıza bir müjdedir.
Korkun insanı helâk çukuruna atan günahlardan, gazaba uğratan ayıplardan. Ey gören gözleri, duyan kulakları olanlar; ey âfiyete dalanlar, dünya matahını elde edenler. Var mı bir kaçacak durak, kurtulunacak oğrak? Var mı bir sığınılacak, güvenilecek, uğranılacak yatak? Var mı, yoksa yok mu? Öyleyse nereye dönüyorsunuz, nereye gidiyorsunuz, neye aldanıyorsunuz? Bu kadar uzunluğuna enliliğine karşı gene de her birinizin yeryüzünden payı olan yer, düşüp yanağını yere koyacağı, boyunca bir yer. Allah'ın kulları, şimdi çalışmaya koyulun ki henüz ip, boynunuza atılmamıştır; can henüz bedenlerinizdedir. Şimdi doğru yolu arayıp bulmak, geri kalan ömrünüzden faydalanmak zamanıdır; bedenleriniz sağ-esendir; toplaşıp çâre bulmaya zamanınız vardır; elinizdedir ömrünüzden kalan mühlet; elinizdedir güç-kudret; tövbe etmeye henüz vardır müddet; genişlik çağındasınız; dileyebilirsiniz hâcet; çalışın sıkıntıya, darlığa düşmeden önce; darlığa, dağınıklığa çatmadan önce; çalışın görünmeyen, fakat beklenen gelmeden; üstün ve kudret sahibi olan sizi ansızın almadan.
HALİFE YARIN İÇİN SENET YAZAMADI
Emevi halifelerinin en adaletlisi Hz. Ömer'in torunu Ömer bin Abdulaziz, takvasıyla da meşhurdu. Her haliyle örnek bir devlet adamı ve eşsiz bir rehberdi. Bir gece evde bulunurken kapısı çalınır. İçeri vezirlerinden birisi girer. Vakitsiz ziyaretinin sebebini sorunca vezir, görüşülmesi ve karara bağlanması çok acil bir mesele için geldiğini
Sayfa 134
Kız çocukları bereketiyle, sevin­ci, her sıkıntıya çare bulan zekâsıyla gelir dünyamıza. Bu hayatı en zor zamanlarda, yoklukta, kıtlıkta, savaşta ve barışta aslında çekip çeviren hep kadınlardır. Onlar olmasa insan hayatı çoktan bitmiş, türümüz kurumuştu.
Sayfa 279 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yolcu
Madem ki, ayrılış saati çaldı ve buna elde çare yok, öyleyse bütün iş onu unutmamakta. Geldi ve bize ne bıraktı, bunu düşünmeli, bunun hesabını yapmalı. Ve bir yıl sonra tekrar dönünce bizi nasıl bulacak, bunun şimdiden hazırlığına girişmeli. Giden oruca yol azığı ve öteye armağan olarak ne verdik, bunu bir zihinden geçirmeli. … İbadetin yanı sıra, ses çıkarmayan ve her türlü sıkıntıya katlanan yoksul, dul ve yetimlerin dertlerine ne kadar ortak olabildik, bunun da muhasebesini ihmal etmemeli. … İşte oruç giderken bizi her bakımdan bir nefs muhasebesine çağırarak gidiyor. Bunu yapmadıkça tuttuğumuz orucun eserinin gönlümüzde kalacağını ummak doğru olmaz, işte bunu bilmeli.
Kız çocukları bereketiyle, sevinci, her sıkıntıya çare bulan zekasıyla gelir dünyamıza. Bu hayatı en zor zamanlarda, yoklukta, kıtlıkta, savaşta ve barışta aslında çekip çeviren hep kadınlardır. Onlar olmasa insan hayatı çoktan bitmiş, türümüz kurumuştu. Bu sebeple, her doğan kız çocuğu dünyamıza bir müjdedir.
Sayfa 279Kitabı okudu
Sıkılma bir aylaklık sorunu değil, anlam sorunudur.
"Sıkıntı düşünmeyle bağlantılıdır ve her düşünme dünyayı gözden kaybetme eğilimi gösterir. Eğlenceler düşünceyi dağıtır, ama bu geçici bir fenomendir. Çalışmanın çoğu kez eğlencelerden daha az sıkıcı olduğu ortaya çıkar. Bununla birlikte, çalışmayı sıkıntıya karşı bir çare olarak salık verenler semptomların anlık kayboluşu ile bir hastalığın iyileşmesini karıştırmaktadır. Çok sayıda çalışma biçiminin ölesiye sıkıcı olduğu yadsınamaz. Çalışma genelde yorucudur ve yaşamımıza pek anlam verebilecek bir doğada değildir. Kendinde, neden sıkıldığımız sorusu ne çalışmaya ne de boş zamana bağlıdır. İlla da sıkılmaksızın çok fazla boş zamanımız ve ölümüne sıkıldığımız çok az boş zamanımız olabilir. Modern sanayide üretimden kazancın artması çalşma zamanının kısalmasına ve boş zamanın uzamasına olanak tanımıştır, ama bu gene de daha kaliteli bir yaşamı gerektirmez. Sıkılma bir aylaklık sorunu değil, anlam sorunudur." -Lars Svendsen, Sıkıntı'nın Felsefesi, Bağlam Yayınları, syf: 43
Asıl Büyük Tehlike Bugünkü Ehliyetsiz İktidarın Devamıdır
Altı sene süren bir dünya savaşının dışında kaldığımız halde, harbeden milletlerden daha perişan olduk. Bir başvekil tarafından Adan Z'ye kadar bozuk olduğu söylenen ehliyetsiz bir idare makinesi, bir sürü fırsat düşkününün elinde oyuncak haline geldi. Yıllardan beri milletin soyulmasına, hastalık, sefalet, gerilik içine yuvarlanmasına
Reklam
-Abla, ablacığım, görüyorsun, hayatın tehlikede. Beynin kanayabilir, yüreğine inebilir, her şey olabilir. Bayıldın da tehlikeyi atlattın. Kan beyninden çekildi. Yüzünün rengi yavaş yavaş yerine geliyor. Demin yemek odasında kıpkırmızıydın. Korktum vallahi, arkandan gelemedim. Değmez bu kadar sıkıntıya. Bu dünya böyle işte. Kabul edeceksin. Çare yok. Bu çarpık iş düzelebilir ama, senin bir tarafın çarpılırsa düzelmez. Sabır lâzım abla. Şöyle derin bir nefes al.
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.