Dr. Watson: “Seni akıl yürütürken dinlediğimde, konu bana da o kadar komik derecede basit geliyor ki, bunu kendim de rahatça yapabilirmişim gibi hissediyorum, oysa bana izlediğin yolu tamamen açıklayana kadar akıl yürütmenin her bir aşamasında afallayıp kalıyorum. Oysa ben de gözlerimin seninkiler kadar iyi gördüğünden eminim.“
S. Holmes: “Sen de görüyorsun ama gözlem yapmıyorsun. Örneğin, girişten bu salona çıkan merdiveni sen de defalarca görmüşsündür.”
Dr. Watson: “Pek sık.“
S. Holmes: “Ne kadar sık peki?“
Dr. Watson: “Herhalde yüzlerce kez gördüm.“
S. Holmes: “Peki, o zaman o merdivende kaç basamak var?“
Dr. Watson: “Kaç basamak mı? Bilmem.“
S. Holmes: “Aynen öyle, gözlemlemedin çünkü. Ama gördün. Benim de demek istediğim bu. Oysa ben 17 basamak olduğunu biliyorum, çünkü merdiveni hem gördüm hem de gözlemledim.“
Insanlar evrene cüzam gibi yayıldılar ve çoğaldıkça evrenin doğasını bozuyorlar, çoğalarak tanrılarına hizmet ettiklerini sanıyorlar, tüccarları ve papazları onların doğurganlığını onaylıyor, tüccarlar bu sayede zenginleştikleri için, papazlar ise kendi saygınlıkları artıyor diye onaylıyorlar. Bilginler bize tehlikeyi belirtiyor ama onların sesi neredeyse her zaman boğuluyor, ahlakın ve ticaretin çıkarları bozulmaz bir ittifak oluşturuyor, para ve tinsellik hareketin durmasına tahammül edemezler, tacirler tüketici ister, papazlar aile ister; savaş onları nüfusun azalmasından daha az korkutuyor: Ölüm düzeninin en sağlam destekleri tacirler ve papazlar.
"Zaman her şeyin ilacı." derler ya hani, yalan. Her şeyin ilacı sevgidir. Öyle vıcık vıcık samimiyetsiz olanından değil. Koşulsuz, şartsız, zamansız, çok ama çok sevgi.
İnsanoğlu her adım atışında mezardan uzaklaşmaya çalışır ama her adımda biraz daha yaklaşır. Nitekim her nefesini ömrünü uzatmak için alır, yine her nefeste hayatından bir nefeslik zaman azalır.
Hayat hikâyemi yazmayı her şeyden çok istiyordum ama yazamayacaktım anlaşılan. Her zaman olduğum yere geri dönmüşüm gibi görünüyordu, bir şeyler yapmayı istiyordum ama nasıl olacağını bilmiyordum. Hayallerim gerçekleştiremeyeceğim kadar büyüktü.
Her şeyin geçtiğini, zamanın cümle derde şifa verdiğini söyleyenlere sövüyordum içimden. Dünyanın en büyük yalanıydı bu. Zaman geçiyordu, evet. Zamanın geçtiği doğruydu. Ama zamandan başka hiçbir şeyin geçtiği yoktu.