Kendimi kendime, kendim olmadığım zamanlarda ne kadar anlatmak isterdim. Aynaları kırmadan, karalar bağlamadan, sızlamadan nasıl anlatırdım kendimi, kendime. İçimdeki o çıkmayanı, dile getirilmeyeni, ama getirilmesi gerekeni
nasıl getirirdim? Hep saklanan o hiç ortaya çıkmayan kendimi nasıl kavuştururdum kendime?
İçimdekini duymaya ihtiyacım var, içimdekinin bana ihtiyacı var. Dışımda şekillenen her şeye içimdekinin de bir
diyeceği var. Bunu Öğrenmek istiyorum.
Yaşamın en yüce görevi belki budur,
insanın “kendini dile getirmesi”.
Hiçbir şekilde hiçbir zaman dile getirmediği gibi.
O yüzleşme, o an...
Sadece bir defa.