ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
imrendiğin, öfkelendiğin
kızdığın ya da kıskandığın diyelim
yani yaşamışlık sandığın
Bir yazısında bakın ne diyor Camus: "Ne olursa olsun, her şeyin anlamsız olduğu, her şeyden umut kesmek gerektiği düşüncesiyle nasıl kalır insan?.. Her şeyin anlamsız olduğunu söylediğimiz anda bile anlamlı bir şey söylemiş oluyoruz. Dünyanın hiçbir anlamı yoktur demek, her çeşit değer yargısını ortadan kaldırmak olur. Ama, yaşamak ve örneğin, yiyip içmek kendiliğinden bir değer yargısıdır. Ölmeye yanaşmadığı sürece, insan yaşamayı seçiyor demektir. O zaman da, görece de olsa,yaşamaya bir değer veriyoruz demektir. Umutsuz bir edebiyat ne demek olabilir? Umutsuzluk susar. Kaldı ki susmak bile, eğer gözler konuşuyorsa, bir anlam taşır. Gerçek umutsuzluk can çekişme, mezar ya da uçurumdur. Umutsuzluk konuştu mu, hele yazdı mı, hemen bir kardeş el uzanır sana, ağaç anlam kazanır, sevgi doğar. Umutsuz edebiyat sözü birbirini tutmayan iki sözdür. Çünkü edebiyat olan her yerde umut vardır.”
“Doğru söze ne denir?” dedi dadısı. “Her zaman umut vardır. Her zaman. Yaşamın -ya da ölümün- ne getireceğini asla bilemeyiz. Dünyanın tahmin edebileceğimizden daha karmaşık bir yer olduğunu sanırım hepimiz gördük.”
Ruhların çeşitli varlıklar arasında bölünmüş parçalarının birleştirilmesidir.
Bu birleşme onların en yüksek temel öğelerinde meydana gelir. Bu birleşme ruhların yüksek konumlarındaki elverişli durumlara uygun bir biçimde ve bu durumların, ruhun şekillendirdiği bütün içerisinde birbirine az ya da çok yakın olmalarına göre meydana gelir. Her şekil
İnsanların bir kez akıllarına taktıkları şeylere karşı inanılmaz bir cesareti vardır. Herkes başkalarının yapmasına izin verilmemiş olan şeyi yapmanın kendisine özgü olduğunu sanır. Yirmi dört bin yıl sonra, otuz bin yıl boyunca geçerli olmuş yanlışları ortadan kaldırmakla övünecek filozoflar gelecek ve gerçekten de ancak o zaman gözlerin açılmaya başladığını sanacak insanlar olacak.
(...)
Inanın ki insanların hiçbir zaman cesareti kırılmaz; böyle bir şey onların başına hiçbir zaman gelmeyecektir. Yeniler gerçeği eskilerden daha çok keşfetmediklerine göre, keşfetmek için en azından da umut beslemeleri çok haklı bir şey olur. Bu umut, boş olsa da, her zaman hoşa gider. Eğer gerçeği kimselere borçlu değilsek, hiç olmazsa aynı yanlışı yapmanın zevkini onlara borçluyuz.