Eğer size ne yaptıklarını bilmezseniz, nasıl mücadele edeceginizi de bilemezsiniz" der Malcolm X.
Önce size tarihinizi, dilinizi, kültürünüzü unuttururlar sonra içinde bulunduğunuz duruma ikna edilirsiniz. Artık bir kölesinizdir,
"Özgür olmaları gerekiyor olsaydı, zenciler zincire vurulmazdı. Kızılderililerin topraklarını yitirmemeleri
Şiirsel bir dille, hep bir destan okur bulursunuz kendinizi Yaşar Kemal'in kitaplarında.
Hele bir de çocuk varsa baş kahraman, o zaman bambaşka bir lezzet kadar zihninize kitapları.. Bir çocuğu ele almış, hikayeyi onun sırtına bindirmişse Usta; işte bilin ki o çocuk birazda kendisidir. Çocukluğunun düşsel aleminden çıkıp gelendir o. Hikayeyi
Dikkat spoiler içerir!
Annesi dindar, babası materyalist olan Peri'nin arada kalmışlığını okuyoruz bu kitapta. Fakat ben kitabın adından dolayı Mona ve Şirin'in de düşüncelerini, hayatlarını okumak isterdim. Mona Mısır'lı Amerika'da doğan dinine inanan biriyken, Şirin ise Tahran'daki olaylardan dolayı ailesiyle birlikte kaçan bu yüzden dinden
Bir kitabı okurken hem gülüp ve göz yaşı akıtıyorsan işte o zaman bir anlamı vardır bence. Bana tüm duyguları yaşattı yine. Ama Mahir beyin ölümüne ve düğünden sonra Sitare’nin resimlere bakıp babası yanındaymış gibi anlatmasına çok üzüldüm. Ama Mahir beyin de dediği gibi Hayat akan bir su gibidir. Bir olay hayatımızın akışını ve duygularımızı değiştiriyor. İnsanı olgunlaştırıp büyütüyor. Uzun uzadıya ne anlatayım ki. Emeğinize yüreğinize sağlık. Her eseriniz dokunuyor benim de yanlız kalmış hayatıma. Birgün sizle yüz yüze tanışmayı çok isterim “Ayşe Kulin”
Umut her zaman vardır ve sevgi iyileştirir
Etkisinden uzun süre çıkamadığım kitap. Gerçek hayattan olması da buna bir sebep...
Küçük bir çocuk beyni travmadan nasıl etkilenir?
Korku, şiddet çocuğun beyninde nasıl bir tahribata yol açar?
Bu beyin nasıl iyileştirilebilir?
O kadar önemli konular ki hepsi ince ince işlenmiş. Farkındalıklarla dolup taşan bir kitap. Üzücü olduğu kadar sevginin nasıl iyileştirici bir güç olduğunu da anlatıyor. Hassas kişiler, daha önce travma yaşamış olanlar bu kitabı okumadan önce detaylı araştırmalılar.
#seldaokudu #sadakovekağıttanbinturnakuşu
Het şeye rağmen umudunu yitirmeyen Sadako'nun gerçek yaşam öyküsü...
Bu kitap her yaşta herkesin okuması gereken bir kitap...
2. Dün Savaşı'nda Japonya' ya atılan atom bombaları, binlerce insanın ölümüne veya sakat kalmasına yol açtı.
Yıllarca devam eden bu etki ise ne yazık ki hala devam ediyor.
Sadoka da yalnızca onlardan biriydi...
Atletizm takımında olan ve dur durak bilmeyen tek tutkusu koşmak olan Sadoka için hayat o hastalık ile yüzleştiği zaman başlar.
Bir yarış sırasında nükseden halsizlik ve baş dönmesini saklasa da kısa süre sonra kanser olduğu anlaşılır.
Umudunu kaybetmeyen ve işaretlere inanan Sadako umut etmeyi hiç bırakmaz.
Hastanede yattığı bir gün en yakın arkadaşı Şizuko ziyarete gelir.
Elinde ise ona umut verecek ve hikayesini anlattığı altın turna kuşu vardır.
Eğer 1000 tane katlar ise iyilişeceğini söyler.
Bir umut Sadako turna kuşlarını katlamaya başlar.
Bu kuşlar için ona bir sürü ve rengarenk kağıtlar gelir abisi onları onun için hastane tavanına bir bir asar.
Ne yazık ki 1000 olmaya 356 adet kalmışken Sadako hayata gözlerini yumar.
Umut ne güzel şey, hemen pes etmeden inancını kaybetmeden kendini motive eden ve hayata dört elle sarılan Sadako'nun öyküsünü siz de okuyun.
Kesinlikle okumalısınız...
