Mutluluğa giden iki yol; Kendinden çok şey, başkalarından az şey bekle...
Bu toplum boğucu bir bollukta mal ürettiği ve kurbanlarını her yerde yaşam ihtiyaçlarından yoksun bırakırken bu malları ahlaksızca sergilediği için müstehcendir; kendi saldırganlık alanındaki kıt gıda maddelerini yakar ve zehirlerken, kendi çöp tenekelerini doldurduğu için müstehcendir; politikacıların ve eğlendiricilerinin sözcüklerinde ve gülümsemelerinde müstehcendir; dualarında, cehaletinde ve besleme entelektüellerinin bilgeliğinde müstehcendir. Müstehcenlik, düzenin sözel cephaneliği içerisindeki ahlaki bir kavramdır. Düzen, bu kavramı, kendi ahlakının ifadelerine değil de, diğerlerininkine uygulayarak kötüye kullanır.
Sayfa 17 - 18Kitabı okudu
Reklam
...Belirli bir ahlak bir kere toplumsal davranışın kuralı haline geldiğinde sadece içselleştirilmez, aynı zamanda "organik" davranışın kuralı olarak da çalışır. Organizma içselliştirilen ahlaka uygun olarak belirli uyaranları alır ve ona tepki verir, diğerlerini ise "yok sayar" ve reddeder. Böylelikle, bu ahlak, yaşayan bir hücre olarak o organizmanın fonksiyonlarını o toplum içerisinde yükseltir ya da engeller. Bir toplum, bu yolla, bilincin ve ideolojinin ötesinde, davranış kalıpları ve arzuları kendi halkının "doğa"sının bir parçası olarak yeniden yaratır; isyan, bu "ikinci" doğaya, bu kökleşmiş kalıplara ulaşmadıkça, toplumsal değişim "eksik" hatta kendini baltalayan bir şey olarak kalacaktır. Tüketici ekonomisi ve şirket kapitalizminin politikası insanı meta biçimine saldırganca ve libidinal olarak bağlayan ikinci insan doğasını yarattılar. Sahip olma, tüketme, küçük aletleri, aygıtları, araçları, makineleri kullanma ve sürekli yenileme ihtiyacı halka sunulmuş ve kabul ettirilmiştir; çünkü bu malları kendi yok etmek pahasına olsa bile kullanmak, biraz önce tanımladığımız anlamda "biyolojik" bir ihtiyaç haline gelmiştir.
Otomobil baskıcı değildir, televizyon baskıcı değildir, ev aletleri baskıcı değildir; karlı bir değişimin gereklerine göre üretilen ve insanların kendi varoluşlarının ve kendilerini "gerçekleştirme"lerinin önemli bir parçası haline gelen arabadır, televizyondur, aletlerdir baskıcı olan.
Toplumsal ve bireysel ihtiyaçların bu yanlış özdeşleştirilmesinde, insanların korkunç fakat karlı olarak çalışan bir topluma bu şekilde derinden "organik" uyumunda, demokratik ikna ve evrimin sınırları yatar. Demokrasinin kurulması bu sınırların üstesinden gelinmesine bağlıdır. Meta biçiminin kalıcı hale gelmesini ve yayılmasını ve buna paralel olarak davranış ve doyum üzerindeki toplumsal denetimlerini yayılmasını sürdüren şey, tam olarak insan organizmasının bu aşırı uyum yeteneğidir.
"Böylelikle yaşam kendini bir hiçe dönüştürerek yok olur. Otomatikleştirme nesneler, giysileri, ev eşyalarını, kadını ve savaş korkusunu yutar."
Reklam
...Öğrenci nüfusunun çok büyük bir kısmı geleceğin işçi sınıfıdır; bu "yeni işçi sınıfı" sadece harcanamaz değil, aynı zamanda var olan toplumun gelişmesi için yaşamsaldır da. (...) "Öğrenci hareketi" ifadesinin kendisi zaten ideolojik ve sakıncalıdır. Yaşlı entelijansiyanın ve öğrenci olmayan nüfusun büyük bir kısmının bu hareket içinde etkin bir yeri olduğu gerçeğini saklar.
529 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.