Akış
Ara
Mesajlar
Bildirimler
Kaydedilenler
Ne Okusam?
Profil
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.17
ÖFA
@heretikokur
Kitaplar bana hayatın kendisinden daha gerçek geliyor
Akademisyen
Doktora
24 okur puanı
Kasım 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Bir kitabı okumaya başladı
Bir kitap okudu
184 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Okur Takip Önerileri
Ali ibni Ebî Tâlib radıyallâhu anh şöyle demiştir: “Kim düşünürse gerçeği görür. Nefis kolay ve sevimli olana koşar, ona atılmakta acele eder. Çünkü meseleyi gözden geçirmeye zaman kısadır. İşi yaptığı için de telâfisini elden kaçırmıştır. Zaten iş olup bittikten sonra gözden geçirmenin faydası olmadığı gibi, elden çıktıktan sonra telâfisi de fayda vermez.”
Ali b. Ebî Tâlib radıyallâhu anh da “Sizin adınıza iki şeyden korkarım: Hevâ-hevese tâbî olmak, uzun uzun kuruntu ve emel. Çünkü hevâ-hevesin peşinden gitmek insanı haktan uzaklaştırır. Tûl-i emel (uzun arzular) ise insana âhireti unutturur” demiştir.
Hz. Ömer şöyle demiştir: “Bu nefisleri şehevî arzularından uzaklaştırınız. Çünkü şehevî arzular öncü kuvvetlerdir, insanı
şerrin en son noktasına kadar çeker götürür.
Abdullah ibn-i Abbâs (R.A.), "Hevâ-heves Allah’tan başka tapınılan ilâhtır” demiştir
Peygamber efendimiz (S.A.V.) şöyle buyurdular: “Kişi, sahibini hidayete götüren ve felâketten uzaklaştıran ilimden daha faziletli bir şey kazanmamıştır. Kişinin aklı düzgün olmadıkça dini de düzgün olmaz.”
Kişi yeteri kadar aklı ve fikri olmadan kavuştuğu büyük bir imkân sebebiyle ya da hiçbir fazileti olmadan işgâl ettiği yüksek bir
mevkiden dolayı sevinip şımarmasın. Çünkü cehâlet onu o yüksek mevkiden indirip uzaklaştırır, kendi derecesine ve kadr ü kıymetine geri çevirir; üstelik ayıpları ortaya çıkıp günahları çoğaldıktan sonra. Kendisini daha önce medhedenler şimdi hicvedip ayıplamaya başlar, dostları düşman hâline gelir
Ahmak kimseye gelince, kendisi doğru yoldan çıktığı gibi başkalarını da çıkarır. Yakınlık kurmak için ona yaklaşılsa kendini bir şey sanıp kibirlenir; uzak durulsa kederlenir, konuşturulsa aksine şeyler söyler, kendi hâline bırakılsa iletişim kurmakta zorlanır. Onunla düşüp kalkmak insanın küçük görülmesine sebeptir; ona uyup tartışmak meşakkattir.
Akıllı insan sevdiği kimseye alabildiğine yardım eder. Düşmanlık ettiği kimseye de zulmetmez; kendi kadr ü kıymetini korur. Dostları onun akıllı uslu davranışlarıyla mutlu olurken, düşmanları da onun adaletine sığınır.
Arapça’da devenin yularına da ‘akl’ denir. İnsan aklı da yulardaki engelleme fonksiyonuna benzetilerek aynı kelimeyle adlandırılmıştır. Deve herhangi bir şeyden ürktüğünde yular nasıl devenin kaçmasını engelliyorsa akıl da tıpkı yular gibi insanı çeşitli çirkin arzu ve işlere atılmaktan engellemektedir
Bütün erdemlerin esası ve edebin kaynağı akıldır. Allah aklı
din için asıl, dünya için ise direk kabul etmiştir.
Kibir, haset, sû-i zan ve buna benzer şeylerin haram olduğunu öğrenmek farzdır. Bu, bütün insanlara farz-ı ayndır. Çünkü, hiç kimse bu mânâların dışında kalamaz. O hâlde bunları öğrenmek ve bunlardan kurtuluş çarelerini bilmek farzdır.