"Beni ben mahvettim. Ya da beni hayat mahvetti. Ya da babam, annem, babanne, herkes. Beni kimin mahvettiğini bilmiyorum. Sadece mahvolduğumu biliyorum."
Sayfa 21 - Can Yayınları
"Herkes dünyayı kurtarmak istiyor. Ama nasıl olacağı hakkında anlaşamıyorlar." #fallout 🎬
Reklam
Çoban yok ve bir sürü var! Herkes aynı şeyi ister, herkes aynıdır: başka türlü hisseden kendi ayağıyla gider tımarhaneye. “Eskiden tüm dünya deliydi,” – der en akıllılar ve göz kırparlar.
“Herkese kendini sevdirmenin, herkes tarafından hürmet görmenin yalnız güzellikle olmayıp, çalışmakla, kazanmakla, öğrenmekle, ilim bilmekle de olacağını göstermek istiyorum.”
Küt diye düşeriz hem de :) o ne düşüştür ..
""Rüyalardan yola çıkarak insanları tanımak, biraz da burçlardan yola çıkarak insanlar hakkında hüküm vermeye benzemiyor mu sizce? Mesela rüyasında kendini yüksek bir yerden hızla düşerken gören herkes hakkında aynı kanaatlere mi varıyorsunuz?.."
Filozof olduğunuzu biliyor muydunuz?
Hayatın bütün temel yönlerinde, hayatın tavır takınılması olası bütün temel biçimlerinde, her yönde, olabildiğince "deneyimli" ve "bilge" olmak, bu yüzden de olabildiğince "bilgeliği seven" bir kişi olmak. İde olarak, sözcüğün en temel anlamı bakımından, çaba gösteren herkes zorunlu olarak "filozof"tur.
Sayfa 77 - yky, cogito, 5. baskı
Reklam
Hemen herkes, kalbinin en gizli yerinde tamamen kendine ait büyük bir imparatorluk hayal eder, bütün erkekler kölesi olacak, bütün kadınlar önünde eğilecek, bütün zamanların en soylu halkları ona tapacaktır... Bununla birlikte, benim kadar hayal kurmaya alışkın çok az insan var; dolayısıyla pek az insan böylesi hayallerin sırf estetik açıdan mümkün olduğunu görüp, gülüp geçecek kadar akıllıdır.
Saygının tek yönlü olduğunu, istikametin de benden yukarı yaştakilere doğru ilerlediğini yol yakınken belletmişlerdi. Daha doğrusu, saygı bu olmasa da etrafımdaki yetişkin kişilerin saygıdan anladığı böyle bir şeydi. Saygı, nitelikten yoksundu; tamamen nicelik üzerine inşa edilmiş bir kavramdı. Daha büyük, daha yaşlı, daha uzun, daha zengin olan her şey ve herkes daha çok saygıyı hak ediyordu. Dolayısıyla bir çocuk büyüklerinden saygı beklememeli, onlara koşulsuz saygı göstermeliydi. Öfkesini bağırarak, üzüntüsünü ağlayarak, kırgınlığını yakınarak ifade etmesi şımarıklıktı. Çocuk, duygularını içine attığı kadar iyiydi. Çocuk, kendi olmadığı kadar makbuldu. Çocuk, birey olmadığı kadar sevilmeye layıktı. Zaten birbirlerine de saygı duydukları yoktu ki! Herkes herkesin hayatıyla ilgili yorum yapma hakkını kendinde görüyordu. Birisi genel kabule ters düşen bir seçim yapacak olsa topa tutulur, mahalle dedikoduyla çalkalanırdı. Birey olmaya, kendi seçimlerini yapmaya iyi gözle bakılmıyordu. Böyle bir ortamda çocuğa da saygı gösterilmemesi gayet anlaşılabilirdi.
Sayfa 28 - 29Kitabı okuyor
224 syf.
·
Puan vermedi
eh yani...
Yani aslında kesinlikle okuyun diyebileceğim bir kitap asla değil,hatırladığım kadarıyla 1 sene önce okumuştum ve bir günde bitirdim ama olaylar çok hızlı gelişti yani kitabın tadı asla çıkmadı ve şüpheli çok yer vardı,ani ölümlerin olması ,sonradan yiyecek bulmaları fln saçmaydı. Kısacası kitaptan pek istediğim tadı alamadım,aynı zamanda başrolümüzün son anda ölmesi de biraz saçma olmuştu ,mutlu sonla bitebilirdi bence.Herneyse okuyacak herkes için keyifli okumalar dilerim...
Yere Yakın Yıldızlara Uzak
Yere Yakın Yıldızlara UzakEmine Tavuz · Epsilon Yayınevi · 201910,9bin okunma
herkes işinin hallolacağına bakıyor Yanıyorum yanıyorum da herkes yanarken elime avucumdakine bakıyor ziyan olacağına bende dursun bu diyor ben uyurken hep çekmecelerim karıştırılıyor Kadının birinin eli cebimde kalmış elini usulca çekip burada kalabilir dolabıma eşyalarını koyabilirsin diyorum. o da benim gibi çalışırken uyuyakalanlardan
Reklam
İnsanın ilk atası Adem, ikincisi ise Nuh. Adem yanına Havva'yı da alarak yola çıkmıştı. Nuh ise tek başına. Geminin çifti olmayan 'tek' yolcusu Nuh'tu. Kadınsızdı. Herkes çiftti. O ise tek.
Öyle büyük umutlarım olmadı benim, büyük düşlerim, özlemlerim, büyük beklentilerim olmadı. Koşullarım beni oluşturdu ben acılarımı buldum. Herkes gibi yaşasaydım eğer, yaşamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi avutmaya beni. Bir gömlek, bir ayakkabı, bir elbise; bir yemek lokantalarda; televizyon, halı, masa ve daha nice eşya yeterdi yalnızlığı örtmeye, kendimi göstermeye, varolmaya, dar çevre yitiklerinde önem kazanmaya...
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
Güçlüydü benim babam,herkes onun yüz yıl yaşamak için yaratıldığını söylerdi.
Uygarlık çöküyor ve artık herkes kendisi için yaşıyordu.
Sayfa 34 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.