Uzun zamandır okurken eğlendiğim ve okumayı iple çektiğim bir okuma olmamıştı. Öyle iyi geldi ki.. Alobar, ölüme mahkum edilmiş ama reddetmiş kral.. Kudra, ölüme mahkum edilmiş ve reddetmiş bir kadın.. Alobar ve Kudra’nın yollarının kesişmesi.. Tabi aşk,şehvet tanrısı Pan’ımız.. Geçmişten geleceğe uzanan,uzanabilen bir duyu olarak koku..Ve tabi pancar!
Çok beğendiğim ‘parfümün dansı’,farklı zamanlarda, farklı yerlerde, farklı ve bir o kadar garip karakterlerle başlangıçta zorlasa da sonra herkes yerini ve yolunu buluyor. Kitapta en çok sevdiğim kısım Alobar ve Kudra’nın toplum isteklerini sorgulayıp,reddetmesi ve kendi bireyselciliklerini kurmalarıydı. Biz 21. yy insanları olarak bunca özgürlüğe(!),imkana(!),fırsata(!) rağmen toplumdan uzaklalaşma fikrini şöyle bir düşününce bile bir tuhaf oluyorken yüzyıllar öncesinde karakterlerimiz bunu başarıyorlar;yaşamayı seçiyor ve ölümsüzlüğün peşine düşüyorlar. 10 gün gibi süreçte bitirmemin sebebi kitabı elime alacak fırsatımın olmamasındandı. Yoksa hızlıca okunuyor. Okuyacak olanlara iyi eğlenceler diliyorum.