MUSTAFA KEMAL: Beni iyi dinle çocuk. (Gezinir.) Yüzyıl­lardır dünyanın gidişinden habersiz, birtakım bilinçsiz yöneticilerin elinde kalmıştır bu cennet ülke... Ne ol­muştur böylece? Sonunda da düşe kalka şu acınacak duruma gelmiştir. Devlet çarkının düzenli işlemesi için görevlendirdiğimiz memurlarımızla başlıyor olumsuz­luklar... Çoğu; kendileri
Sayfa 62 - Mitos Boyut.
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
Reklam
Biri ınsan ruhunun Tanrının kendi özünün, öbürü de büyük bütünün bir parçası olduğunu; bir üçüncüsü ilksiz olarak yaratılmış; bir dördüncüsü yaratılmış değil. yapılmış olduğunu söyler; baş­ kalan da Tanrının onlara gerektikçe biçim ver­ diğini, çiftleşme anında geldiklerini temin ederler. Biri: ..Sperma hayvancıklannda yerleşir'' diye
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
Dünyadaki bütün halkların kutsal davası olan özgürlük için sonsuz savaşım, gittikçe artan bir ışıkla aydınlanıyordu. Karanlık, kanlı bir perde arkasında kalan uzak bir geçmişte, bilinmeyen başka ülkelerde, herkes kendi isteklerinden, kendi düşüncelerinden bir şeyler buluyordu. Gönlüyle, kafasıyla dünyanın bir parçası haline geliyordu. Bu dünyada nereye baksa dostlar görüyordu. Ve bu dostlar çoktandır tek vücut halinde, azimle, yeryüzünde adaleti kurmaya karar vermişler, kararlarını sayısız acılarla kutsallaştırmışlar, sevinçli, neşeli, yeni bir aydınlık yaşantı yaratmak için kendi kanlarını cömertçe akıtmışlardı. Bütün insanlar arasında manevi akrabalık duygusu gittikçe büyüyordu içlerinde. Her şeyi anlamaya, her şeyi birleştirmeye can atan yeni bir yürek doğuyordu yeryüzünde.
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
Reklam
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Hakikat ne olursa olsun Calûd, gördüklerinden ziyadesiyle duygulanıp kafası karıştığı için bir çıkar yol aramaya başlamıştı. Çünkü bir evliya mucizesi, bir cin ya da hayal gören; yahut gök kubbenin değil de aslında dünyanın döndüğünü hayatında ilk kez anlayan insanların çoğunda olduğu gibi, onun da gerçeklik duygusu adamakıllı zedelenmişti.
Eye'yle tanıştığımızdan beri ışıklar hayatımın vazgeçilmez bir parçası olmuştu. Hamile olduğumu öğrendiğimde Ege de dahil olmak üzere hayatımdaki herkes bebeğin isminin "Işık" olması için ısrar etmişti. Ama benim aklımda çok farklı bir şey vardı... Işıklar elektriksiz bir hiçti, ya da pilsiz. Oysa dünyanın elektriğe ihtiyaç duymadan var olan kendi ışıkları vardı ve her gece yüz binlercesi gökyüzümüzü kaplıyordu. Yıldızlar da birer ışıktı aslında. Çok yanarlarsa kayıp olan ışıklar... İstedim ki dünyaya öyle bir bebek getirelim ki ne az yanıp görünmez olsun ne çok yanıp kayıp yok olsun. İstedim ki onun ismi "Yıldız" olsun. İstedim ki içimizi kapladığına inandığım gökyüzünün bir parçası, dünyaya benden bir hediye olsun. Ve o geldi... Hayallerimden de güzel, sarı saçlı, kahverengi gözlü bir melek. Ege'nin onu gördüğü ilk an saatlerce ağladığını unutamıyorum. Saatlerce...
Sayfa 349Kitabı okudu
Reklam
Türkiye dünyanın bir parçası asla değildi. Ya neydi? Türkiye yegane aidiyetleri birbirlerine olan Türklerin parçasıydı. Türkiye kimin idiyse, Türk de o idi. İbadet de gizli, kabahat de diyorlardı. Gavur olmayı reddeden herkes Türktü.
Sayfa 183Kitabı okudu
İngiliz idaresinin olumsuz tesirleri bitmiyordu. Vergilendirme (ve vergi adı altında yapılan hırsızlık) İngilizlerin haraç toplamadaki favori yöntemleriydi. Hindistan sağılacak inek gibiydi. Londra'nın hazinesine akan gelirler Chathamlı Earl tarafından, "Bir ulusun kefareti... cennetten gelen bir hediye," şeklinde tarif edilmişti.
BİLANÇO TABLOSU BİR MUHASEBE
Görüşlerimi toparlamaya hazırlanırken, bu bölümde birkaç noktaya temas etmek istiyorum. Öncelikle, İngilizlerin Hindistan'da yaptıkları her şeyi kötülemek gibi bir niyetim olmadığını söyleyeyim. İnsanoğlunun yaptığı her işte olduğu gibi sömürgeciliğin de olumlu ve olumsuz tarafları vardı. Hindistan'daki bütün İngiliz yetkililer Clive
Eğitim ve İngiliz Dili
Oxford'da verdiğim konuşmanın ardından genç bir İngiliz bir İnternet sitesinde şöyle yazmıştı: "İngiltere, bağımsızlık için gerekli olan aracı Hindistan'a temin etmiştir. Modern demokrasi, bir anayasa ve insan haklarının teminat altında olduğu kendi kendini yönetme fikirlerini Hindistan'a yurtdışında tahsil görmüş
307 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.