Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
UZAKLAR DİYARI Buradan uzakta, çok uzak ülkelerdesin Belki masallarda sonsuzluk zirvesindesin, Gel gel uçsuz diyardan, hayaller ülkesinden Bin farklı yoldan gelip, kitaplar yazar mısın? Varlığın dostluk gibi sıcak, bal gibi tatlı Hazır olsun seninle masalların taç tahtı Açılır feleğin kapısı ardına kadar Anlat Osman yıldızı,
Sülüman Demirel'in yeğeni Yahya Demirel'in PARA şiiri =))
Yahya Demirel'in paraya edebî değerler katan şiirini birlikte okuyalım: PARA Hayalimde sen varsın hâlâ O mesut günlerimizi Unutma hatırla İsmin nağme olacak Dudaklarımda heran Bazı günler acısı unutulmayacak Tek teselli yerimiz Kaybolan ö aşkımız Kalbim hâlâ kanıyor Heran kapım çalınıp Seni dönecek sanıyor Sönükleşen gözlerim Hâlâ seni arıyor Donuklaşan dudaklarım Şimdi o nerede diyor Bilmem şimdi nerdesin Hangi çelik kasadasın Belki dönülemeyecek biryerdesin Hıçkırıklar durmaz ki Sen gelmeyince bana Herkes seni arıyor yana yana Napolyon ne kadar haklıymış 1969'da yine para, para, para.
Sayfa 249 - Tekin Yayınevi 14. Baskı 1993Kitabı okudu
Reklam
_Binbir Gece Masalları'nı anlatan, Şehrazat’tır. _Eski zamanlarda Hint ve Çin diyarlarında hüküm süren Şehriyar ve Şahzaman adlı iki kardeş hükümdar, eşleri tarafından aldatılmışlar. Bu olayların etkisiyle Şehriyar, kendi ülkesinde, her gün bir kızla evlenip ertesi gün onu idam ettirir olmuş; bu yüzden vezirin güzel, bilgili ve akıllı kızı
_Hayat öylesine sürprizlerle doludur ki, sırtındaki küfeyi alır kiminden, elmasları yükler taş yerine. _Onların zırvalara inanmalarının sebebi, cahillikleri. _Sefil egolarının değer ölçüleriyle ölçüp, gerçeğe, güzele ve iyiye ağızlarından salyalar saçarak nutuk çekiyorlar. _Köle tiplerden oluşmuş hiçbir devlet yasayamaz. Köleden doğan yine köle
Şimdi saat tam 24.00. Bu satırları dizimin üstünde yazıyorum. Herkes uykuda. Yazarken kendimi sana daha yakın hissediyorum. Bugün beni biraz kederli buldun. Sevincin verdiği bir durgunluk olacak. Tahtel-şuurda gizli olan hislerin tazyiki olacak. Bilsen, malum ve muayyen saatlerden sonra senden ayrılmak bana ne kadar acı geliyor. Artık kendimi böyle zamanlarda o kadar mecalsiz hissediyorum ki, trende, vapurda adeta şuursuz, kalabalık içinde sürüklenip gidiyorum. Nerede, ne yapıyorum hiç farkında olmuyorum; hareketim tamamen insiyakî oluyor. Zihnim hep seninle, hep ikimizle meşgul oluyor. Hayatın bazı zorlukları altında bazen kendimi bu kadar yorgun hissederken, senin tatlı gülüşün neşe ve sıhhatli çehren bunları bana hep unutturuyor. Kendimi daha şevkli daha sakin hissediyorum. Bugün belki durgun halimden başka şeyler anladın veya anlamak istedin. Seni samimi olarak temin ederim ki, halim tamamen samimi idi ve hiçbir şey ifade etmek için takınılmış suni bir vaziyet değildi. Dün bilhassa kendimi çok yalnız hissettim. Bende acı ve hasrete karşı müthiş bir mukavemet olduğunu tahmin ediyorum. Belki bu düşüncemde aldanıyorum. Fakat böyle olmasa dahi hasretten ve ıstıraptan bir çeşit zevk duymaktayım. Belki bunu marazi bir ruhun kararsızlıkları olarak telakki edeceksin... Bilmiyorum belki de öyle... Sen çok iyisin, açıksın... dünyada bundan daha mesut bir şey tasavvur edemiyorum... Zaten bu büyük alemde kendimizi ayrı ayrı düşünecek olsak mutlak değerimiz sanki nedir... Eğer birimizin bir kıymeti varsa, o da diğerinin ona verdiği değerdir... aşk muhakkak derin bir dostlukla başlar.
Sayfa 114 - İletişimKitabı okudu
Raja’nın Oğlu, Prenses Labam’ı Nasıl Kazandı?
Ülkenin birinde bir Raja yaşardı. Tek evladı olan oğlu, her gün avlanmaya giderdi. Bir gün annesi Rani dedi ki: “Bu üç tarafta dilediğin gibi avlanabilirsin ama şu dördüncü tarafa sakın gitme.” Kadın böyle bir uyarıda bulundu çün- kü dördüncü tarafa gittiği takdirde oğlunun güzel Prenses Labam’ın varlığından haberdar olacağını, sonra da Prenses’i
Reklam
“Vazgeçerek yaşıyorum. Vazgeçe vazgeçe ilerliyorum.” Savaşsa mı (hayat bu mu), uzlaşsa mı (hayat yoksa bu mu) bilmiyor. Yaradılışının şifresini çözemedi; mesut tıkırtılarla işleyecek o mekanizmayı çalıştıran düğmeyi bulamadı. Belki de boyu yetişmedi. Babası ona kızdı, kibriti yaka-madığı zaman da kızmıştı ve yaptığı resmi gösterdiği misafir, “Bana resmini anlatır mısın.” dediğinde, "Sen baksana, kör müsün!" demiş ve anlamıştı adam kördü ve bir anlık bir şımarıklığı bile bağışlamaz hayat, çünkü çok acımasız bütün insanlara karşı, körlere ve şımarık çocuklara karşı, resim yapan pastel boyalarla salondaki sehpanın üzerinde.”
“İkimizin de istediğini elde etmesi mümkün. Sen hikâyene kavuşacaksın. Kvothe onu sana anlatacak. Hakikati öğreneceksin. O da gerçekte kim olduğunu hatırlayacak. Böylece herkes kazanacak ve mutlu mesut kendi yolumuza gideceğiz.” Tarihçi titreyen bir elle uzanıp kolyenin ipi kavradı. “Peki sen ne elde edeceksin?” diye kuru bir fısıltıyla sordu. “Tüm bunlardan kazanmak istediğin nedir?” Bast bu soruya hazırlıksız yakalanmış gibiydi. O akıcı zarafetini kaybederek kısa bir süreliğine hareketsiz ve şaşkın durdu. Sanki her an gözyaşlarına boğulabilirdi. “Ne mi istiyorum? Reshimi geri istiyorum.” Sesi alçak ve titrekti. “Onu eskiden olduğu gibi görmek istiyorum.”
SELÂM SANA Türk Müverrihi Ahmet Refik Beye Ey muhterem Ertuğrul’un gözbebeği, Ey sevgili Gazi Osman, Ey gün yüzlü, altın kalpli erkek aslan. Ey Kayıhan oymağının asil beyi
ÇÖMLEKÇİ Sanayi Mektebi talebesine Köyde idik, bir sabah, hava almak istedim; Çocuğuma: «Seni de götüreyim, gel!» dedim. Baba oğul kırlarda, bayırlarda dolaştık; Elmas gibi parlayan bir pınara yaklaştık. Söğütlerin o zümrüt gölgesinde oturduk. Bu sırada, arkadan bir ses duyduk: Bir çocuk. Sol elinde bir bakraç, sağ elinde bir testi; Su başında
Reklam
ZAVALLILAR Köy muhtarı, beş yıl evvel kura çeken oğluyçün Üç dört köyü üst üstüne aratarak birkaç gün Yetim, yoksul, yosma, güzel bir kızcağız bulmuştu. O yetimcik, kocasını kurtararak askerden Bu ocağa «evim» diye sevinerek girmişken Biraz sonra bir ortağın beslemesi olmuştu. Bir yıl var ki dirlik yüzü görmemekte zavallı, Bir yıl var ki bir
Evliliğimiz ve unutulmamış aşkımız bir yana, benim için Luisa birlikte olmayı istediğimiz, birliktelikten hoşlandığımız, varlığı neredeyse bütün tatsızlıkları telafi eden ve fazla bir çaba göstermeden bir ödül misali akşama göreceğimizi bildiğimiz, bütün gün onunla görüşmeyi beklediğimiz -bizi kurtaran da budur- kişilerdendi; kötü anlarda bile
Sayfa 240 - VI GölgeKitabı okudu
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.