Aylak Adam, Yusuf Atılgan'ın ilk romanı. Benim de yazardan okuduğum ilk kitap oldu. Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar'ı yazmasına vesile olması, modern Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olması vb sebeplerle, merakla elime aldım kitabı. Açıkcası ilk 20-30 sayfa 'bu adam ne anlatıyor ya?' hissiyle ve biraz zorlanarak okudum.
Kitabın konusu cumhuriyet tarihini öğrenmek isteyenler için farklı bir akış sunabilir kanısındayım. İlgililere tavsiye eder misiniz kesinlikle! Bu eserde sorulardan birisi de ilgililerini tabiî ki kendine çeken bir tarafı olacaktır. Sonuçta tarih karşılaştırmalı okunursa doğruluğuna inandığım bir düşünce bu şekilde savunuyorum ve böyle düşünmeye
Bugün Japon Klasiklerinden okuduğum ilk kitabın yorumuyla geldim. Okuyucular olarak bazen istesek de istemesek de bazı akıntılara kapılıp gidiyoruz, biliyorsunuz ki Japon klasikleri bir okumadır gidiyor, herkesin sevdiği bir tür olarak başlasa da birkaç kitaptan sonra bir türlü devamını getiremediği, getirmek istemediği bir okuma türü olarak
Büyük zaferden sonra dünya Türk ordusunun nerede duracağını merak etmektedir. Bu bağlamda ABD'li gazeteci Richard Eaton'a 13 Eylül 1922 tarihinde demeç veren Mustafa Kemal aynı soruya muhatap olmuştur. (Atatürk'ün Bütün Eserleri, 1922, cilt: 13, s. 279) O söyleşideki soru ve yanıtlar şöyledir:
Eaton: İstanbul'u almak ve Üsküdar
Bu ihanet duygusunun arka planında ne olduğunu anlamak önemlidir. Gandi'nin Hindistan'a dönüşünden ve Savaş'tan sekiz sene önce Henry Nevinson, 1908'de Hindistanlıların İngiliz idaresinden neden memnun olmadıklarını ortaya koymuştu: "Hindistan'daki huzursuzluk Bengal'i ayırma planına karşı Hindistanlıların