Kitap aslında bir cinayet romanı ama bana biraz türk dizilerini anımsattı. Muhtemelen kitap için ağır bir eleştiri oldu ama her türk dizisi kötü olmayadabilir.
Ana karakterimiz olan ressam Juan Pablo Castel'in, Maria Iribarne'yi nasıl ve ne için öldürdüğünü anlatıyor. Bu bir spoi değil aslında en başta verilen bir bilgi. Biz işlenmiş bir cinayetin nasıl işlendiğini okuyoruz. Nitekim bir cinayet günlüğü gibi düşünebiliriz.
Kısaca romanın genel hatlarından bahsedecek olursak; Castel bir resim sergisinde Maria'yı görüyor ve saplantılı bir şekilde aşık oluyor. Bu aşkın doğurduğu sonuçları okuyoruz. Hem bir cinayet günlüğünü hem bir toksik ilişkiyi anlatıyor. Kitapta bahsetmesede Castel' in obsesif kompulsif bozukluğu (sürekli tekrar eden düşüncelere sahip olmak ve sürekli tekrar eden davranışlarda bulunmak) var ve durmadan kendi kafasında biz senaryo yazıp onu düşünüp buna inanıyor. Maria'nın yaptığı her hareketi sorgular ve olayı başka şekilde ele alıyor. Aslında buna toksik bir aşk değil de toksik bir saplantı da diyebiliriz.
Bence okumaya değer bir kitaptı edebi açıdan bir doyum beklenmemeli ya da gizemli bir cinayet de beklenmemeli ama kafa dağıtmak için okunabilir. Her ne kadar türk dizisini anımsatsa da sevdiğimi söyleyebilirim. Karakterin kafasına girip gerçekten sürükleniyorsunuz. Çoğumuzda minimal düzeyde de olsa obsesif kompulsif bozukluğu olduğunu düşünüyorum ve ileri seviyesi bize neler yaptırır bunu da görüyoruz kitapta bu yüzden cidden okumanızı tavsiye ederim.
"Her şeye rağmen tek bir tünel vardı, karanlık ve yalnız: Benimki."