Herşeyin bir başlangıcı, bir de sonu vardır. Eğer bu başlangıç ve son aynı noktada birleşiyorsa o birleşme noktası esas, gerisi teferruattır. Kâinat da bu kuralın dışında değildir. Onun da bir başlangıcı vardır. İşte "Nokta-yı Kübra" diye kabul edilen o başlangıç noktasına "ALLAH" denir. Allah'ın varlığının en kesin delili, kâinatın mevcudiyetidir. Nasıl bir resim ressam olmadan meydana gelemezse, kâinat da bir Yaratan olmasaydı meydana gelemezdi. Burada ressam asıl, resim feridir (gölge, yansıma). Allah, zatı itibariyle; kendinden başka bir şey olmayan, kendisinde dolduracak boşluk bulunmayan, her ne düşünürse kendinde mevcut ve müstehlik olan, kendinden kendine: "O gün mülkün sahibi kimdir" <40-16> diye sorulduğunda, kendinden başkası bulunmadığından yine kendi: " Herşey Allah'ın hükmü altında kahrolmuştur " <40-16> nidasıyla varlığını kendinde toplayan mertebedir. Bu mertebede Allah'ı Allah'tan başka bilen yoktur.
Yaşamın gizemi tüm insani kavramların ötesindedir. Bildiğimiz herşey, varlık ve yokluk, çok ve tek, gerçek ve yalan kavramlarının terminolojisi dâhilindedir. Her zaman zıtlar açısından düşünürüz. ( )Çünkü başka türlü düşünemiyoruz. Bu, gerçeklik deneyimimizin doğası. Kadın-erkek, yaşam-ölüm, iyi-kötü, ben ve sen, o ve bu, doğru ve yanlış -bunların hepsinin bir zıttı var. Ama mitoloji bu düalitenin ardında tek olmanın bir gölge oyunu gibi oynadığını öne sürüyor. Şair Blake Sonsuzluk, zamanın eserlerine âşıktır, diyor. Geçici hayatın kaynağı sonsuzluktur. Sonsuzluk, tüm düşünce kategorilerinin ötesindedir.
Reklam
içimde yavaş yavaş sana dair kalan herşey tükeniyor. ve bunu ben yapmıyorum. bunu bizzat kendi ellerinle sen yapıyorsun. izlediğini hissediyorum. üzerimde bir gölge var gibi. ama senin üzerime sadece gölgen düşüyor. sen bunu anlamıyorsun.
Çoktandır özlediğim yanık saman kokulu bu toprak üzerinde dalıp kalmışım. Uyuyor muyum; yoksa rüya mı görüyorum. Bilmiyorum.. Serin bir gölge. Kafamda 12 tonluk Bussinglerin korkunç gürültüsü. Bir şeyler düşünmek istiyorum. İki şeyi biraraya getiremiyorum bir türlü. Düşüncelerim hep uçuyor. Biri daha uçtu. Yaprakları dökülmüş kuru bir dala takıldı
Christian hızlıydı. Alevler Strigoi'nin başını sarıverdi. Strigoi çığlık atarak onu bıraktı ve alevleri çılgınca hareketlerle söndürmeye çalışırken benim geldiğimi göremedi bile. Herşey dakikadan kısa bir sürede olup bitti. Christian'la birbirimize baktık. Evet, biz sert çocuklardık.
Yaşam, yüksek anlamlılık yüklü ender tek anlardan, ve bu anların olsa olsa gölge görüntülerinin çevremizde gezindiği, sayısız aralardan oluşur. Sevgi, bahar, her güzel ezgi dağlar ay deniz herşey ancak tek bir kez tam yürekten dilegelir: bir biçimde söze tam olarak hiç gelebilirse. Çünkü birçok insan bu anları hiç yaşamaz; onlar gerçek yaşam senfonisinin araları ve duruşlarıdır. NİETZSCHE
234 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.