Ayaz, büyük fatih, Put Kıran Gazne Hükümdarı Mahmut’un ahbabı ve kuluydu... Bu kıssada kullanılan her kelimenin üzerinde dur. İslam putlara inanmaz ama bu Müslümanlar tarafından yanlış anlaşılmıştır. Putlara inanmamak başka bir şey, kalkıp başkalarının putlarını yok etmeye başlamak başka. Aslında birinin putunu kırmak demek, olumsuz yönde de
Yeşil Renkli Namus Gazı Operası -Aziz Nesin
«Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte biçok ileri ulusların
Reklam
Tam Metin
(Çok uzun bir sessizlik) Ama senin dostların var. (Uzun bir sessizlik) Çok dostun var. Onların sana bu kadar koltuk çıkmaları için ne veriyorsun onlara?
Leya Hanım… Uzak diyarları gezdirmeyi götüremeyen hasret bizi götürdü. Biliyorum kimseyi özlemeyen hasret bizi özleyi veriyor. Merak etme.! Kimselerde görmedi bunu leyla hanım. Ne sen, ne insanlar, nede senin kalbin. Ne güzel olurdu senle günler, zulandaki hasretin ne de yakışır yanı başımda. Şunu da bil.! Bu dünyadan ben geçtim, sen
-ilerde kitap falan olmayacak. Herşeyi internetten okuyacaksın. Dedi, dediğinden pek emin, kaşları kalkık, elleri dijital adam. Birden ürperdim. Ne yani? Artık kitap okunmayacak mı? Usum bunu içine sığdırmakta zorlanıyor. -İnternet kullanmayan n 'apıcak? sorusunu serdim masanın rengarenk nakışlı örtüsüne. -İnternet kullanmayan kalmayacak. İnternet kullanmadan banka işlemi yapamayacaksın diye yanıtladı, dijital ellerinin çok kısa parmaklarıyla masa örtüsünde trampet çalan, dediğinden pek emin,kaşları kalkık adam. - Bilgisayar kullanmayı bilmeyen ne bok yiyecek? sorusunu nakşettim masa örtüsünün en nakışsız yerine. - Öyle birileri de kalmayacak. Bilgisayar kullanmadan ikametgah, nüfus sureti alamayacaksın. diyerek aşağılayıcı bir bakış ifraz etti ,kalkık durumunu muntazam koruyan kaşlarının altından.
Sana hiç bahsetmemiştim ama, muhakkak duymuşsundur: Evliliğimizin dördüncü yılında Nazlı, evi terk etmişti. Nasıl derler, bir başkasına kaçmıştı. Acıklı bir durumdu. Ne yapacağımı bilmeden odalarda dolaşıp durdum. Karımın resimlerine baktım. Bir şeyler yapmak, birilerine gitmek, ne bileyim dert yanmak, ondan şikayet etmek, bana yapılan bu
Sayfa 206 - iletişim yayınlarıKitabı okudu
Reklam