Hz. Peygamber’in ahlâkının Hz. Ali’nin ağzından anlatıldığı hadis, bunun bir deliliydi. Aşağıdaki tarifler, bu upuzun hadisten sadece küçük bir kısım idi:
". . . Yumuşak huylu idi. Merhameti, bağışlaması boldu. Katı kalbli değildi. Hiç kimseyle çekişmezdi. Hiç bağırıp çağırmaz, kötü söz söylemezdi. Hiç kimseyi ayıplamazdı. Pinti ve cimri değildi. Hoşlanmadığı şeye göz yumardı. Umani umutsuzluğa düşürmezdi. Bir şey hakkındaki hoşnutsuzluğunu açığa vurmazdı. . . . Hiçbir kimseyi ne yüzüne karşı, ne de arkasından kınamaz, ayıplamazdı. Hiç kimsenin ayıp ve kusurunu araştırmazdı. Hiç kimseye hakkında sevapli ve hayırlı olmayan sözü söylemezdi. . . . Mecliste yerlerden bir yeri kendisine belirlemez, böyle yapmayı men ederdi. Nerede olursa olsun, oturan bir cemaatin yanına vardığı zaman üst başa geçmez, meclisin sonuna oturur ve böyle yapmalarını Müslümanlara da emrederdi. Kendisiyle birlikte oturan herkese nasibini verirdi; öyle ikram ederdi ki, herkes Resülullah katında kendisinden daha mükerrem bir kimse yok sanırdı. Kendisiyle oturan veya gelip hâcetini arzeden kimsenin herşeyine, dönüp gidinceye kadar katlanırdı. Bir kimse, kendisinden bir hâcette, bir istekte bulununca, onu reddetmez, verir, yahut tatlı ve yumuşak bir dille geri çevirirdi. Onun döşeği ve güzel ahlâkı, bütün insanları içine alacak kadar genişti. Onlara şefkatli bir baba olmuştu. . ."