Hep eve çıkan bir yol, düşüncesiz bir telaş vardı her yerde.
Reklam
Sevginin tekrar boy vermesini istiyordum, tıpkı biçilmiş otlar gibi.
Sevgimi içimden çıkarıp yere fırlatarak ezebilmeyi isterdim.
Sayfa 129
-Sizden ne istiyor bu adam, diye sordu. -Korku, dedim.
Sayfa 119
Reklam
“Cepteki bir delik kadar ucuzdu ölüm: Elini cebine soktuğunda bedenin deliğin içine düşerdi.”
Asıl gitmesi gereken gitmek zorunda kalırsa diğer herkes ülkede kalabilir, demişti Edgar.
Sayfa 56
Kafaca memleketten uzaklaştık, ama başka bir köydeyiz.
Sayfa 43 - Siren yayınları
İnsanın yöreden dışarı taşıdığı yüzüne yerleşiyor.
Sayfa 10 - Siren yayınları
Reklam
Sustuğumuzda tatsızlaşıyoruz, dedi Edgar, konuştuğumuzdaysa gülünçleşiyoruz.
Sayfa 7 - Siren yayınları
Baby boomer kafası
Hastalıkların çocuklara atılan kementler olduğunu düşünüyordu anneler. Uzaktaki tutsaklardı onlar. Memlekete giden trenlere binen, ayçiçekleriyle ormanın arasından geçen ve yüzünü gösteren çocuklar istiyordu anneler. Bir yüz görmeyi hayal ediyordu anneler, sevginin sıkı sıkıya bir yanağa ve bir alna değdiği bir yüz. Ve o yüzlerde yaşamın artık çocukluk günlerinden daha kötü geçtiğini söyleyen ilk çizgileri görmeyi. Oysa bu yüzü artık okşayamayacaklarını, ona vuramayacaklarını unutuyorlardı. Ona dokunmanın artık olanaksız olduğunu unutuyorlardı.
Yapamadığım tek şey aklımı kaçırmaktı. Beni avutacak bir şeyler hâlâ vardı.
"Bu alt tarafı bir elma kurdu," diyor, "elmanın içinde büyür, elmanın kendisindendir." "Elmanın içinde büyümez," diyor Clara, "elmanın içine girer, bir boydan bir boya kadar yer, sonra dışarı çıkar. Onun yolu budur."
Yalnızca bağlanma, çünkü kopma uzun zaman alıyordu, bir sözcük haline gelene değin uzun zaman.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.