Hastalıkların çocuklara atılan kementler olduğunu düşünüyordu anneler. Uzaktaki tutsaklardı onlar. Memlekete giden trenlere binen, ayçiçekleriyle ormanın arasından geçen ve yüzünü gösteren çocuklar istiyordu anneler.
Bir yüz görmeyi hayal ediyordu anneler, sevginin sıkı sıkıya bir yanağa ve bir alna değdiği bir yüz. Ve o yüzlerde yaşamın artık çocukluk günlerinden daha kötü geçtiğini söyleyen ilk çizgileri görmeyi.
Oysa bu yüzü artık okşayamayacaklarını, ona vuramayacaklarını unutuyorlardı. Ona dokunmanın artık olanaksız olduğunu unutuyorlardı.
"Bu alt tarafı bir elma kurdu," diyor, "elmanın içinde büyür, elmanın kendisindendir."
"Elmanın içinde büyümez," diyor Clara, "elmanın içine girer, bir boydan bir boya kadar yer, sonra dışarı çıkar. Onun yolu budur."