Umut

Bu dünya pazarlama üzerine kurulu.
Hatta bedenin isyanına yanıt ola­rak, artık denetim-baskı biçiminde değil, denetim-teşvik biçiminde kendini gösteren yeni bir kuşatmayla karşılaşırsınız: “Çırılçıplak soyun... ama zayıf, güzel, bronz tenli ol!”
Reklam
Bede­ne hâkim olma, beden bilinci, ancak iktidarın bedeni kuşatmasıyla elde edilebilmiştir: Jimnastik, idmanlar, kas geliştirme, çıplaklık, güzel bedenin yüceltilmesi... tüm bunlar, çocukların, askerlerin be­deni üzerinde, sağlıklı beden üzerinde iktidarın uyguladığı kararlı, inatçı, titiz bir çalışmayla insanı kendi bedenini arzulamaya götüren hattadır. Ancak, iktidar bu etkiyi yaratır yaratmaz, bizzat iktidarın bu kazanımlarıyla aynı hatta, iktidara karşı bedenin talep edilmesi, ekonomiye karşı sağlığın talep edilmesi, cinselliğin, evliliğin, erde­min ahlaki normlarına karşı zevkin talep edilmesi kaçınılmaz ola­rak ortaya çıkar.
17. Yüzyıl kafası hala yaşıyor...
On yedinci yüzyıl toplumu gibi bir toplumda kralın bedeni bir metafor değil, siyasi bir gerçeklikti: Kralın fiziksel varlığı mo­narşinin işleyişi için gerekliydi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir fizikçi fizik yaparken Newton’un ya da Einstein’in adını anma gereği duyar mı? Onları kullanır; ama tırnağa, sayfa sonu notlarına ya da ustanın düşüncesine ne ölçüde sadık olduğunu kanıtlayan övgü dolu takdirlere ihtiyacı yoktur.
Birisi ha­pishaneye girdiği andan itibaren onu lekeli biri haline getiren bir mekanizma işlemeye başlıyordu; hapisten çıktığında yeniden suç işlemeye eğilimli biri olmaktan başka çaresi kalmıyordu.
Reklam
Ha­pishane suça eğilimli insanlar üretir; ama bu kişiler sonuçta iktisadi alanda olduğu kadar siyasal alanda da gereklidir. Suça eğilimliler işe yarar. Örneğin, cinsel zevk sömürüsünden elde edilebilecek kârda kullanılırlar: Günlük ve pahalı cinsel haz ile sermayeleştirme arasında aracılık görevi üstlenen suça eğilimliler sayesinde ancak mümkün olan devasa fahişelik kurumu ondokuzuncu yüzyılda bu şekilde yerleşebilmiştir.
Zaman elini sizden daha çabuk tuttu, sizinse artık her şeye yeniden başlama hakkınız yok.
Neden hiç kimse asla doğruyu söyleme cesaretini göstermedi?
Bir sayfa, böylece, yavaşça çevrildi ve tüketilmiş günlere eklenerek öbür tarafa geçti, şimdilik biriken sayfalar ince bir cilt oluşturmakta ama buna karşılık kalan sayfalar bitmek bilmez bir hacim sunmaktadır. Ama yine de biten bir sayfadır, teğmenim, yaşamın bir parçası.
Henüz genç ve sağlıklı bir bedene sahipken, zafer borularının öttüğü anda ölmek güzel olabilir; ama bir hastane koğuşunda uzun uzun acı çektikten sonra ölmek daha kötüdür herhalde, evde, sevgi dolu inlemeler, hafif ışıklar ve ilaç şişeleri arasında ölmek daha melankoliktir. ama bilinmeyen, yabancı bir diyarda, sıradan bir han odasında, yaşlı ve çirkinleşmiş bir biçimde, dünyada, arkada hiç kimsenin kalmadığını bilerek ölmek kadar zor hiç bir şey olamazdı.
Reklam
“Düşlerde, her zaman saçma ve karmaşık bir şeyler vardır ve insan tüm gördüklerinin yalan olduğu duygusundan ve en güzel anda uyanacağı düşüncesinden hiçbir zaman tam olarak kurtulamaz.”
Bizim yaşamımıza değin sözler söylüyordu, hep anlayacak gibi olup bir türlü seçemediğimiz sözlerdi bunlar.
Gençliğinin solmaya başlamış olmasına rağmen, inatçı bir yanılsama sonucu, yaşam bitmek bilmezmiş gibi görünüyordu gözüne.
Her ayın 15'i ben :D
“Önünde öyle çok zaman vardı ki. Yaşamdaki tüm güzel şeyler onu bekliyor gibiydi.”
“o ayırdına varamadan, zaman akıp gidiyordu.”
7,7bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.