Yine kendini kaybetmiş bir Büş selamı gönderiyorum size. Sanırım üç kitap için de aynı çılgınlıkla yaptım yorumu. Sakinleşmeyi bekleyeyim diyorum ama yok, ne zaman düşünmeye başlasam kendimi kaybediyorum.
En son bir seriyi ya da kitabı ne zaman böyle delice sevmiştim diye düşündüm uzun uzun ve lise ikinci sınıfı hatırlayabildim bir tek. Düşünün daha Açlık oyunlarının üçüncü kitabı çıktı çıkacak, onun deliliği taze kalbimde o zamanlar. Bir de Göçebe olarak bilinen o mükemmel distopya ile tanışmışım. Hey gidi günler... İşte şimdi, yıllar sonra, yine bu haldeyim. Seriyi deliler gibi sevdim ben arkadaşlar, bu hisle baş edemiyorum. Sürekli aynı şeyleri söylüyor gibiyim ama ne yapayım?
Cress de ilk iki kitap kadar güzeldi. Olaylar iyice açılmaya başlarken biz üç çiftimizle de tanıştık. Kitaba sarıldığım, evin içinde dönüp durduğum doğrudur. Yine kırıldım, yıkıldım, güldüm, sevindim, süründüm ve koca bir aşkla kitabı bitirdim. Bitmesin diye diye okuduğum tek seri sanırım Ay günlükleri. Normalde ben epey meraklı bir insan olduğum için direkt bitireyim rahatlayayım derim ama bu kez bitmesin diye bu hali sürdürüyorum.
Levana için hiç heyecanlı olmasam da Winter için çok heyecanlıyım. Şimdiden Jacin ve Winter'ın da çok sevdim. Onu okurken ne halde olurum Allah bilir. En kötüsü de bitecek olması...
Hala okumadıysanız, çok şey kaçırıyorsunuz. Gelin birlikte delirelim!