Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Reklam
Önce Allah korkusunu yok ettiler!
Sen bunları o zaman mülâhaza edecek durumda değil. din. Yapılan bu telkinler gönlünü, kafanı boşaltıyor, "yalnız gözünle gördüğüne inanacaksın" gibi sözler ufkunu daraltıyor, içerden boşalıyor, dışardan sıkıştırılıyor dun!... Aksi gibi her gün karşına yeni yeni hâdiseler çıkı yor, kendi ruhunla, kalbinle geliştirmeye, yapmaya çalıştığın
Sayfa 38
Ahmed Ariften bahsediyor
Elinde olsa Nâzım’ı da silecektin sen. Nâzım’ın karşısına lümpen şiirle geldin üstüne üstlük! Onunkiler iyi değilmiş de, eh işte birkaç şiiri varmış da, sefil seni! Şiirinde bile kabadayılık taslıyorsun bilinçsiz hero, hey moruk uyan da dinle bak, şiiri sınıfsızlaştırdın, lümpenleştirdin, depolitize ettin alt kültür şairisin sen, tulumbacı sen de!
Posta Müdürü, birdenbire;
- Peki, siz ruhun ölümsüzlüğüne inanmıyor musunuz? diye sorardı. - Hayır, Sayın Mihail Averyaniç, inanmıyorum ve inanmak için ön bir sebep göremiyorum. - İtiraf edeyim ki, ben de kuşkuluyum. Gerçi, içimde, hiçbir zaman ölmeyecekmişim gibi bir duygu var ya! Kendi kendime, 'Hey moruk, artık ölme vaktin geldi!' diye düşünüyorum, fakat içimden bir ses, 'İnanma, ölmeyeceksin!' diyor.
"Bir gün Tokyo'da hayatımın dönüm noktalarından birini yaşadım. Bir bahar gününün öğleden sonrası idi ve tren oldukça boştu, çocuklarıyla alışverişe çıkmış birkaç ev kadını, yaşlı iki-üç çift vardı vagonda. Tren istasyonlarda duruyor, pek inen binen olmuyordu. Bir istasyonda içeriye, avazı çıktığı kadar bağıran sarhoş, pis, leş gibi
Reklam
Hey moruk, ortalığa bir çeki düzen vermeye ne dersin?
Altıkırkbeş Yayınları, Aralık ~2016Kitabı okudu
Gece gelip dayanmıştı kapıya. Bir süre sonra etrafa baktığımda Valerie’yle Bobby’yi göremedim. Yatakodasına gittim, Valerie çivi gibi yüksek ökçeli ayakkabılarıyla yatakta çırılçıplaktı. Dipdiri, yağsız bir vücudu vardı. Bobby üstündeki giysileri çıkarmamış, Valerie’nin göğüslerini emmekteydi. Valerie’nin göğüs uçları dikilmişti. Bobby bana baktı. “Hey, moruk, acayip iyi üflediğin söyleniyor. Bu nasıl ha?”
Çok ayıp:)
Hey, moruk, müthişsin!" derler. Kadın okurların beni fazla heyecarılandırdıklarını söyleyebilirim. Ama erkekler beni daha fazla seviyor galiba.
Sayfa 190Kitabı okudu
Blitz - Ölümcül Takip
- Hadi dostum ! - Hey ne var ? - Buraya gel ! - Vay canına nasıl bir şey bu böyle ? - Çok güzel bir araba. - Hadi açsana şunu - Açılmıyor. Görmüyor musun ? - Tamam. Biraz zorla. Biraz zorla.
Reklam
Kötü bir evlilikten sonra, adam sende, bari yazar olayım, dedim. En kolay yol o gibiydi, sen kafana eseni söylüyordun ve onlar, hey, bu güzel, bir dâhisin sen, diyorlardı. Neden dâhi olmayayım? Bir sürü kıçı kırık dâhi dolanıyor ortalıkta. Bir kıçı kırık dâhi de ben olurum.
Sayfa 122 - Parantez yayınlarıKitabı okudu
Arınma maiyetinde aşağıya bu şairi bırakabilirsiniz
“Şiirinde bile kabadayılık taslıyorsun bilinçsiz hero, hey moruk uyan da dinle bak, şiiri sınıfsızlaştırdın, lümpenleştirdin, depolitize ettin, alt kültür şairisin sen, tulumbacı sen de!”
Sayfa 96 - Bir Kötülük DenemesiKitabı okudu
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.