Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İstanbul Hahambaşısı Yahudi Karasso ile Bedîüzzaman arasında Selânik'te cereyan eden bir konuşma sırasında, Karasso konuşmayı yarıda bırakarak dışarıya fırlamış ve arkadaşlarına: "Eğer yanında biraz daha kalsaydım, az kalsın beni de Müslüman edecek idi" diyerek mağlubiyetini hayret ve telaşla izhar etmiştir. Karasso'nun Bedîüzzaman'ı ziyaret etmekten maksadı, onu kendi fikrine çevirmek ve meş'um gayesine âlet etmek idi. Fakat heyhat!...
Müslüman Saati/ Ahmet Hâşim İstanbul’u yenileştiren ve yerlisini şaşırtan istilâların en gizlisi ve en tesirlisi yabancı saatlerin hayatımıza girişi oldu. “Saat”ten kastımız, zamanı ölçen âlet değil, fakat bizzat zamandır. Eskiden kendimize göre yaşayışımız, düşünüşümüz, giyinişimiz ve kendimize göre, dinden, ırktan ve ananeden hayat alan bir
Reklam
Ruhunu teslim ederken Ebu Talib'in dudakları kıpırdar gibi oldu. O zaman Abbas, Allah'ın Resûlüne döndü: -Kardeşimin oğlu! Temin ederim ki, istediğin şehadeti getirdi. Allah'ın Resûlü buyurdular: -Ben işitmedim! İslâm büyüklerinden bazılarının fikri: -Bu hâle göre Ebu Talib, ölürken Müslüman gitti.. Daha büyüklerin fikri: -Heyhat ki, aksi.. Abbas'ın şehâdetiyle buna inanılmaz. Zira Abbas henüz bizzat Müslüman olmuş değildi. Olsaydı mesele yoktu. Allah'ın Resûlü, 'ben işitmedim!' buyurmazlar, Abbas'ın şehâdetini kabul ederlerdi. Allah'ın Resûlü, manzaradan o kadar üzüntü duydular ve bütün insanlığa rahmet hazinesi kalblerinde öyle bir ayrılık acısı hissettiler ki, tam intizar anında Ebu Talib'e hitap ettiler: -Amca, Allah tarafından yasak edilmedikçe daima sana mağfiret dileyeceğim! Fakat âyet indi ve yasak geldi: -Peygamber ve müminler için, ne kadar yakınları olursa olsun, müşriklere rahmet dilemek olmaz!* Ve Allah buyurdu: -Sen, sevdiğine hidayet edemezsin; lâkin Allah dilediğine hidayet eder.** İşte bütün insanlığı saran hikmet ölçüsü.. -
*Tevbe Suresi - 113. Ayet; **Kasas Suresi - 56. AyetKitabı okudu
MÜSLÜMAN SAATİ
İstanbul’u yenileştiren ve yerlisini şaşırtan istilâların en gizlisi ve en tesirlisi yabancı saatlerin hayatımıza girişi oldu. “Saat”ten kastımız, zamanı ölçen âlet değil, fakat bizzat zamandır. Eskiden kendimize göre yaşayışımız, düşünüşümüz, giyinişimiz ve kendimize göre, dinden, ırktan ve ananeden hayat alan bir zevkimiz olduğu gibi, bu hayat
240 syf.
3/10 puan verdi
-“İstanbul’daki imparatorluk elçisi Busbeck, Avrupa’yı her an gerçekleştirebilecek bir Türk fethinden kurtaran tek şeyin İran tehlikesi olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmiştir.” diyen Bernard Lewis, aslında bize Osmanlı tarihinde de öğretilen şeylerin yine onların elinden hazırlanmış bir düzenek olarak karşımıza geldiğini söylüyor. -Yani
Hata Neredeydi?
Hata Neredeydi?Bernard Lewis · Oğlak Yayıncılık · 20121,696 okunma
"HADÎSLERİ HEVÂYA ARZETMEK!.. -2"
Meşhur Fransız Müsteşriklerinden biri olan Louis Massignon “Oryantalizm” adlı kitabında diyor ki; "Onların her şeylerini tahrib ettik. Felsefeleri, dinleri mahvoldu. Artık: hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler. Anarşi veya intihar için olgun hâle geldiler."[Oryantalizm,8] İçinde bulunduğumuz modern zamanlar, hakk ile
Reklam
MÜSLÜMAN SAATİ
İstanbul’u yenileştiren ve yerlisini şaşırtan istilâların en gizlisi ve en tesirlisi yabancı saatlerin hayatımıza girişi oldu. “Saat”ten kastımız, zamanı ölçen âlet değil, fakat bizzat zamandır. Eskiden kendimize göre yaşayışımız, düşünüşümüz, giyinişimiz ve kendimize göre, dinden, ırktan ve ananeden hayat alan bir zevkimiz olduğu gibi, bu üslub-ı
2. numaradan sonra 1. numara daha çoğunlukta maalesef... Heyhat!!!
... Memleketimiz öyle bir hale getirilmiştir ki sevgili kardeşim, çeşitli iç ve dış tesirlerle halkımız bu gün iki, hatta üç kutuba ayrılmış durumdadır. Bir kısmı Müslüman olduğu halde kendi dinine düşman olmuş, bütün dinî emirleri reddedip Kur'an'a, Peygamberimize ve hâşâ Allah'a küfreden dinsiz azınlıklardır. Bunlar her fırsatta maneviyatla milletin tanıdığı bütün mukaddes mefhumlarla saygısızca alay eder ve ecdadlarının kemiklerini kabirlerinde sızlatacak her türlü çirkin hareket ve ahlâksızlığı mubah görüp bunları alenen irtikâptan kaçınmazlar. Diğer ikinci kısım Müslümanlara gelince, bunlar da Müslümanlığın hemen hiç bir icabını yerine getirmezler. Ancak Allah'a, Peygamberimize ve Kur'an'a inanırlar. İslâm dininin yüceliğini kabul ederler,dini meselelere hürmetkârdırlar... Ve İslâm'ın vecibelerini yerine getirmediklerinden dolayı içlerinde daimi bir huzursuzluk ve üzüntü duyarlar. Üçüncü kısma ayrılan Müslümanlar ise, hareketleri, kıyafetleri, hususi ve içtimai hayatlarındaki yaşayışlarında dinlerinin emirlerine riayet eder, İslâm'ın yasakladığı her şeyden şiddetle kaçınırlar ki işte aslında hepsi de nüfus kâğıdına göre Müslüman sayılan bu üç zümrenin içinde göğsünü gere gere, alın akıyla "Müslümanım" diyebilecek gerçek Müslümanlar bunlardır.
Sayfa 106Kitabı okudu
''Şimdi heyhat, eski “saat”le beraber akşam da, fecir de bitti. Birçoklarımız için fecir, artık gecedir ve birçoklarımızı güneş, yeni ve acayip bir uykunun ateşlerinden, eller kilitli, ağız çarpılmış, bacaklar bozuk çarşaflara dolanmış, kıvranırken buluyor. Artık geç uyanıyoruz. Çünkü hayatımıza sokulan yeni ve fena günün eşiğinde çömelmiş, kin, arzu, hırs ve haset sürülerinin bizi ateş saçan gözlerle beklediğini biliyoruz. Artık fecri yalnız kümeslerimizdeki dargın ve mağrur horozlara bıraktık. Şimdi müslüman evindeki saat, başka bir âlemin vakitlerini gösterir gibi, bizim için gece olan saatleri gündüz ve gündüz olan saatleri gece renginde gösteriyor. Çölde yolunu şaşıranlar gibi biz şimdi zaman içinde kaybolmuş kimseleriz...''Ahmet Haşim
Sayfa 257 - Turkuvaz KitapKitabı okudu
189 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.