Özellikle genç okuyucularım romanın mahiyetini merak ediyor. Neden Osmanlı’nın romana ilgi duymadığını, romanla İslam’a hizmetin mümkün olup olmadığını öğrenmek istiyorlar.
Anlatmaya çalışayım…
Öncelikle belirteyim ki, romanın, hareket noktası teşhirdir. Kişiyi topluma, toplumu topluma, ya da aksaklıkları topluma teşhir eder. Bunun ise
Hayaller alev alev beynimi yakar oldu
Ümitsizlik gariplik dört tarafımı sarıp
Yüzüm sırıtsa bile içim yaş döker oldu..
...
Ruhum heykel gibi düşüp parçalanırdı
Bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı
Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü
İncecikten bir yağmur yağıyordu yollara
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
Sıcak bir kara sevda
Yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu;
Acımsı, buruk.
mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde
Sessizliği üstümüzden atamıyorduk
Bir saçak altında kararsız, yorgun
Saatlerce duruyorduk
Kimse görmüyordu